Hafta sonu Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Suriye ve Irak’tan gelen sığınmacıların Midyat’ta bulunan kampını ziyaret etti. Midyat’ın yurt dışından gelen misafirleri ise BM iyi niyet elçisi Angelina Jolie ve BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Gutters’ti.
Midyat’ta Erdoğan’a ilgi büyüktü, Cumhurbaşkanı Midyat’ta Altunkaya ailesinin inşa ettiği muhteşem caminin açılışını gerçekleştirdi, belediyeyi ve mülteci kampını ziyaret etti. Kampta çocukların ders gördüğü sınıflara girdi ve eşi Sayın Emine Erdoğan’la beraber bu sınıflarda çocuklarla bir araya geldi.
Türkiye’nin mülteci politikasına eleştiriler yöneten herkese tavsiyem şudur: Bu kamplardan birine gidin, o çocukları görün. Yanlarına oturun, gözlerinin içine bakın, minik ellerini avuçlarınızın içine alın. Hissedeceğiniz tek duygu şu olur: Her ne pahasına olursa olsun ülkenizin kapılarını, hatta evinizin içini bu insanlara açabilmek duygusu. Bu o kadar insani bir duygu ki, içinizde çoğalarak büyümesinin önüne geçemezsiniz..
Angelina Jolie, yeryüzünde bu duyguyu içinde en çok hissetmiş ve büyütmüş insanların arasında gelir. O da Midyat’taydı. Jolie’ye ilgi büyüktü doğrusu. İşin magazinsel kısmı bir yana, Jolie’nin verdiği mesajlar hakikaten büyük önem taşıyor:
‘Bu bölge, küresel krizin bir üssü gibi.. Yaklaşık 60 milyon mülteci yerlerinden edildi. Mülteci krizi değil küresel güvenlik ve yönetişim krizi var. Artık insanların, mültecilerin yaşadığı büyük acıya saygı duyma ve değerlerini görme zamanı çoktan gelmiştir. Onlar bir sorun değil, küresel krizin çözümünün bir parçası. Krizleri, yalnızca askerler ya da insani yardımı tartışarak ele alıyoruz..’
Cumhurbaşkanı, BM heyetiyle Midyat’ın tarihi mekanlarından Kasrı Nehroz’da bir araya geldi. Nehro ailesinden işadamı Mithat Yenigün, Midyat için düşündüğü projeleri anlattı, doğrusu heyecan duymamak elde değil..
‘Dünyada en çok mülteci kabul eden ülke Türkiye. Suriye ve Irak olmak üzere 2 milyon mülteciye evsahipliği yapıyoruz. BM Genel Kurulunda bu konuyla ilgili özel bir oturum yapılması teklifinde bulunduk. Bize gelen destek 370 milyon dolar civarında. Ama yaptığımız harcama 6 milyar doları aştı.’
Bu sözler Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait..
Cumhurbaşkanı eşi Emine Hanım ve kızı Sümeyye ile beraber, serin bir Midyat akşamında, kamptakilerle beraber iftar açtı. Antonio Gutters burada yaptığı konuşmada, Türkiye’ye bütün dünyada duyulan minnettarlığı hatırlattı, AFAD’tan sorumlu Bakan Numan Kurtulmuş, Türkiye’nin mülteci politikasında savunduğu değerlerin bir adım gerisine düşülmeyeceğini söyledi.
Sayın cumhurbaşkanının uyarısı, bugün yaşanan sorunların ve bu sorunların doğurduğu büyük trajedilerin gerçek sebeplerinin doğru teşhis edilmesi bakımından son derece önemliydi:
‘Maalesef dün Şam rejimi ve DEAŞ konusunda yapılan yanlışlar, bugün PYD konusunda yapılıyor. Bölgenin tarihine, sosyolojisine, demografisine uymayan hiçbir çözüm barış getirmez. Vatanlarından uzakta, sabırla güzel günlere kavuşmak isteyen kardeşlerimizin sonuna kadar yanında olacağız. Men sabera zafera (kim sabrederse zafere erer.)
Ulaşılacak zafer, hiç şüphesiz, insanlığın kazanımı olacaktır. Çatışma ve şiddeti geride bırakmış, insani değerleri her şeyin üstünde tutan halkların zaferi..
Midyat’taki kampı daha önce de ziyaret etmiştim. Şengal’den gelen Ezidiler’in de yaşadığı bir kamp bu. Ezidiler, Şengal’e dönmek istemiyor ve akrabalarının olduğu AB ülkelerine gitmek istiyorlar. Ama ‘Değerler Avrupası’, kapıları çoktan kapatmış.. Lakin azınlıklar politikası söz konusu olduğunda, Türkiye’yi suçlayan raporlar gırla gidiyor. Kimse de dönüp demiyor ki, dünya bir ateş çemberinden geçerken, sen bu ateşe ne kadar su döktün? Türkiye 10 bin dolar milli gelir seviyesinde bir ülke olarak 2 milyon mülteciye kucak açmışken, bütün Avrupa’da bu sayı neden hala 200 bini geçmiyor?
Sınırda, Tel Abyad’da olup bitenler yeni ve büyük bir göç dalgası başlatabilir ki, şimdiden binlerce insan Türkiye’ye sığınmış durumda.
Biz Midyat’tayken Salih Müslim Ankara’da, Mardin belediye Başkanı Ahmet Türk ise, Cumhurbaşkanıyla beraber Midyat’taydı. Türk, Mardin’de cumhurbaşkanını karşıladı ve daha sonra heyetle beraber Midyat’a geldi, ziyaret programı sona erene kadar da ayrılmadı.
Zaman diyalog zamanı, Türkiye zor bir süreçten geçiyor çünkü. Seçim sonuçlarının hem AK Parti’ye hem HDP’ye yüklediği görevler var ama sonuçta hiçbir şey diyalogu sürdürmekten daha değerli değil..
HDP, AK Parti’nin ‘kapsama alanında’ ama AK Parti de HDP’nin ‘kapsama alanında’ kalmaya devam etmeli.. Görüyoruz, işitiyoruz işte, CHP ve MHP’nin çözüm süreciyle ilgili bu ‘kapsama alanlarına’ girmesi bile henüz çok zor görünüyor.. Oysa HDP ve AK Parti’nin bu meselede biriktirdiği miras son derece kıymetli. Boşa harcanmamalı..