Tayyip Erdoğan Çankaya’nın 12. sahibi, seçimle gelen ilk Cumhurbaşkanı oldu. Hayırlı olsun... Türkiye demokrasisi için benzersiz bir gün yaşandı ve ilk turda sonuca ulaşıldı.
Bugün Yeni Türkiye’nin ilk gününe uyandık. Yeni rejimin adı ve yolu budur: Yeni Türkiye.
Seçmen, kendi iradesiyle, bilerek ve isteyerek yeni bir yönetim sistemi belirledi. Başına da Erdoğan’ı getirdi. Mesele bundan ibarettir. Bugün itibariyle toplumun geldiği nokta anayasal mevzuatın bir adım daha ilerisine ulaşmıştır. Yeni bir anayasa yapmak için bir acil sebep daha ortaya çıkmıştır.
Erdoğan sadece ilk seçilmiş Cumhurbaşkanı değildir. Tarihsel olarak kariyerinde bu kadar çok başarıyı art arda ve artırarak elde eden tek isimdir. Bir başka örneği de yoktur.
Cumhurbaşkanlığı’nı partisinin oylarını yüzde 50’nin üzerine 53’e kadar çıkararak kazanmıştır. Devletin zirvesine çıkarken siyasi kariyerinin de zirvesine çıkıyor. En iyi makama, siyasi yükselişinin tepe noktasında geliyor. Bunun da bir örneği olmamıştır.
Evet, benzersiz bir siyasi zafer ve benzersiz bir siyasi başarı öyküsü...
Toplum Erdoğan’a açık ve net bir şekilde “Beni sen yönet ve vaat ettiklerini gerçekleştir” mesajını vermiştir. Partisi de bu büyük başarıyı sağlayan lidere tarih önünde minnet borçludur. Belli ki AK Parti’nin Erdoğan’a “iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta” ihtiyacı olacaktır. Zira, toplumun tanıdığı, bildiği, istediği kişi bizatihi Erdoğan’dır.
Erdoğan seçimi “Ben aktif ve icracı bir Cumhurbaşkanı olacağım” diyerek kazandı. Bir anlamda “Bana oy verirseniz bu şartla verin” dedi ve öyle kazandı. Şu halde kendisini seçenlere karşı mesuliyeti vardır. Yani, icracı olmak, koşmak ve terlemek sadece arzusu değil, sorumluluğudur da...
Şimdiden sonra, mazbatasını alacağı ay sonuna kadar kendisinden sonrasını dizayn etmek için ruhsata ve hakka sahiptir. Bunu geciktirmeden yapmak en doğrusu olacaktır. Zira, 10 Ağustos’ta kazanılan zafer aynı zamanda bir sonraki seçimin 2015 Haziran sandığının da işaretçisidir ve AK Parti’nin yeni mimarisi o mantıkla tasarlanmalıdır. Tasarlanmalıdır ki böyle zamanlarda eski Türkiye’yi kemiren siyasal fitneye de kapı açılmamış olsun.