Samsun Çarşamba Havalimanı'nda düzenlenen TEKNOFEST Karadeniz'deyim.
Festival alanını gezerken mâlûm güruh aklıma geliyor. Hani, haset ve kinden Türkiye'nin teknoloji hamlesini küçümseyip "Aynıları zincir marketlerde satılıyor" diyenler. Alanda gençlerimizin ortaya çıkardığı harikaları yakından görünce, "Yahu biraz merhamet edin, 'aynıları zincir marketlerde satılıyor' diyen müptezellere acıyın gençler. Bu kadar da ezmeyin. Sizin yüzünüzden yurtdışından fonları kesilecek insan müsveddelerinin, intihar edecekler" dedim.
Dünya savaş stratejilerini değiştiren insansız hava araçlarından uçan arabalara, çevre ve enerji projelerinden tarım teknolojilerine kadar yüzlerce araç gereç ve yazılımı TEKNOFEST Karadeniz'de bir arada görme fırsatım oldu. Samsun'a gelemeyenlerin ise TEKNOFEST Karadeniz'in etkinlik takvimine bakması bile yeterlidir. Gurur duyacaksınız. Etkinlik takvimi (https://cdn.teknofest.org/media/upload/userFormUpload/30%20Agustos%20-%204%20Eylul%20Etkinlik%20Takvimi.pdf), imkân verildiği takdirde gençlerimizin neler yapabileceğini birilerinin suratına çarpmaktadır.
"İmkân verildiği takdirde" ifadesini özellikle kullandım. "Aynıları zincir marketlerde satılıyor" dediklerinde alay konusu olduklarını fark eden müptezeller şimdilerde "Bize de zamanında imkân verilseydi biz de yapardık" diyorlar. Bu sözü diyenlerin yaşları 50-70 arası. Yani bunlara imkânı Recep Tayyip Erdoğan'dan önceki liderlerin vermesi gerekiyordu. Hoş, İHA-SİHA'lar için "Aynıları zincir marketlerde satılıyor" diyen kafalara tüm dünyanın imkânını ayaklarına sersen ne olacak!
"Bize de zamanında imkân verilseydi biz de yapardık" sözü Eski Türkiye hakkında mühim bir itiraf. Eski Türkiye'nin üreten değil de bazı devletlerin acentesi olduğunu apaçık anlatan bir ifade. Yaptığı İHA-SİHA'larla dünya savaş stratejisini değiştiren adam diye tarihe geçen Selçuk Bayraktar geçmişte hangi engellemelerle karşılaştıklarını şu hatırasıyla anlatmıştı: "Savunma sanayiindeki bürokrat bana, hiç unutmam projemizi sunduğumuzda "Evladım, akıllı çocuklarsınız. İyi okumuşsunuz, çalışmalarınız da iyi. Ama bakın yabancılar almış başını gitmiş. Onlara yetişmemiz asla mümkün değil. Siz en iyisi bu işlerle uğraşmayın. Siz aramızda köprü olun, tercümanlığımızı yapın yeter, daha da fazla zorlamayın" demişti. Bizim de mücadelemiz burada başladı. O zaman anladık ki, bu toprakların bize yüklediği sorumluluk çok büyük."
Nereden nereye değil mi? Afâkî değil rakamlarla nereden nereye geldiğimizi de Haluk Bayraktar anlatsın: "Şu anda yıllık kapasitemiz Bayraktar TB2'de 200 adet. Önümüzdeki yıl Bayraktar TB2'den 500, Bayraktar Akıncı'dan 40 adet üretmeyi planlıyoruz. Her yıl çok büyük yatırım yaparak üretim kapasitelerini artırmaya çalışıyoruz. Hem ülkemizin ihtiyaçları var ama özellikle son dönemde ihracatta çok büyük talep geliyor. Örneğin, 2022 yılında satışlarımızın yüzde 98'i ihracattan oluşuyor. 2021 yılında Baykar, tek bir ürünle, Bayraktar TB2 ile savunma ve havacılık sektörünün en büyük ihracatçısı oldu. Bu ülkemiz ve bizler için bir gururdur. Bu tempoyu, ivmeyi devam ettirmek istiyoruz. Bundan 13 yıl önce Türkiye parasını dahi vererek bu teknolojiyi satın alamıyordu. Şimdi Türkiye dünyada birkaç ülkeden biri bu teknolojide. Kendini en ileri seviyede ispatlamış bir ülke ve en büyük ihracatçı oldu."
Türkiye, bundan 13 yıl önce parasını dahi verse alamadığı teknolojiyi şimdi ihraç eden birkaç ülkeden biri olduysa bundan en büyük pay liderde. Recep Tayyip Erdoğan gençlere inandı, imkân verdi. Gençler de Erdoğan'ın güvenini boşa çıkarmadılar, çalıştılar ve başardılar.
"Aynıları zincir marketlerde satılıyor"dan "Bize de zamanında imkân verilseydi biz de yapardık" noktasına gelen güruh da hâlâ, ülkenin gençlerine her imkânı veren Recep Tayyip Erdoğan'a kör düşmanlık yapmaya devam ediyor. Kendi zamanlarındaki liderlere laf söylemeleri gerekirken Erdoğan'a laf söylüyorlar. Buradan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sesleniyorum: "Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen bu güruha da imkân verin. Belki göz temasıyla çalışan sifon yapıp ahir ömürlerinde insanlığa faydaları dokunur"!