İsrail'in, Gazze'deki katliamının insanlık tarihinde bir örneği yok.
Firavunlar da masum sivilleri, bebekleri, çocukları, katlettiler.
Ama hiçbirinin kanlı vahşeti, her gün, her saat bütün dünyaya naklen gösterilmedi.
Bir yerlerde işlenen cinayetler, katliamlar bütün insanlığın gözleri önünde getirilmedi.
İsrail, ABD ve Avrupa'nın dört büyüğü İngiltere, Fransa Almanya ve İtalya; bu naklen katliam yayınının, insanoğlunu ne kadar derinden etkileyeceğini asla hesap etmediler/etmiyorlar.
İşte güç zehirlenmesinin Batı'yı getirdiği uçurumun kenarı burasıdır.
Batı,1789 Fransız İhtilâli'nden beri özgürlük, insan hakları, ferdi hürriyetler konusunda hep ön aldı.
Öyle ki, insan olmak, medeni olmak için Batılı olmak kâfiydi.
Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren aziz milletimize dayatılan da buydu.
Batı'nın gerçek yüzünü perdelemek için icat edilmiş bir göz boyamaydı bu...
Bilim ve teknolojideki ilerlemelere öncülük etmesi de, Batı'nın kanlı yüzünü görmemizi engelledi.
İşte İsrail'in Gazze'de, Filistinli masumlara karşı yürüttüğü katliam, Batı medeniyetinin yüzündeki perdeyi yırttı attı.
İnsanoğlu, bu Batı katliamı karşısında kendini evet, çaresiz hissediyor.
Birleşmiş Milletler diye bir kurum var ama hiçbir etkisi, gücü, yaptırımı yok.
Bu çaresizlik nereye kadar?
Tarih, zulüm ile abad olunamayacağının örnekleri ile dolu.
Zulüm ile abad olanın, akıbeti berbad olur.
Ne Firavunlar, ne tiranlar, ne tağutlar, ne diktatörler gelip geçmiş. Sonunda hepsi kaybetmiş.
İsrail'in, Gazze katliamında da kaybeden Haçlı/Siyonist ittifakı olacak.
İsrail ve başta ABD, destekçileri bu katliam bittiğinde kazandıklarını ilan edecekler.
Aslında o gün kaybettiklerinin ilanını yapacaklar.
Çünkü Batı'nın, artık insanlığa vereceği hiçbir mesajının kalmadığını görecekler.
İnsanlık için yeni bir çağın başladığına şahit olunacak.
Bu yeni çağda; insani değerler, Batı'nın tasallutundan kurtulmuş, kendi asıl manaları ile gönülleri fethedecek.
Firavun, zulmünü artırdığında, Allah (CC), Hz. Musa'nın önündeki denizde yol açtı.
Kâfirler, zulümlerini artırdığında, Hz. Nuh'un duası ile Allah bütün kâfirleri suda boğdu.
Biz elhamdülillah müminiz.
Asla umutsuzluğa kapılmıyoruz.
Zulmün sonunda başlarına ne geleceğini İsrail ve onun destekçileri düşünsün.
Kimileri; İsrail'e, ABD'ye, İngiltere'ye, Fransa'ya, Almanya'ya, İtalya'ya karşı askerî bir hamle yapmamızı telâffuz etmeye çalışıyorlar.
Bunun için de Türkiye'ye tahrik ediyor, lafı cumhurbaşkanı Erdoğan'a getirmeye çabalıyorlar.
Erdoğan gerçek bir liderdir.
Cumhur İttifakı, Türkiye'yi asla maceraların içine atmayacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dün AK Parti Grup toplantısında hak edenlere cevabı verdi:
"Canlı kalmış ölülerle dolu bir dünyada, biz ülke ve millet olarak hakikati haykırmaya, bunun için siyasi, diplomatik, gerekirse askeri tüm yolları devreye sokmaya devam edeceğiz. Kalbimizle, dilimizle, elimizle ne yapabiliyorsak yapacağız. Medeniyetimizin, inancımızın ve kültürümüzün gereği olan duruşumuzdan taviz vermeyeceğiz.
"Kuru hamasete, Türkiye ve Filistin halkına fayda getirmeyecek adımlara, stratejisiz hamlelere de tevessül etmeyeceğiz.
"Çünkü biz, gerisinde binlerce yıllık bir devlet geleneği ve devlet aklı olan Türkiye Cumhuriyetiyiz. Çünkü biz, bin yıldır Bizans ordularından Haçlı seferlerine, Moğol saldırılarından Milli Mücadele'ye nice sınamalardan geçerek insanlığın kadim yurdu Anadolu'yu vatanımız yapmış bir milletiz. İsrail'in, Gazze'ye yönelik saldırılarına karşı yürüttüğümüz politikayı da işte bu anlayışla şekillendiriyor, büyük bir titizlikle uyguluyoruz."