Çözmek için onu doğru algılamak gerekir. Benim bakış açım şöyleydi: Bu sorunu dünya şartlarından bağımsız düşünmek yanlıştı. Öcalan’ın derneği kurarken yurt dışı ile ilişkisi yoktu ve o günlerdeki solcu dernekler gibi kurulmuştu. Yabancı güçler bu derneği kendileri için çok faydalı saymışlar hemen sızmaya çalışmışlardı. Bu sızma tepeden değil orta kademelerden gerçekleşti. Öcalan’ın amacı Türkiye’yi bölmek değl onu değiştirmekti. Bunun en önemli yanının Kürtleri kimliklerini değiştirmeden ülkeyle bütünleştirmek olarak gördü ama biz bunun bölücülük olduğunu düşündük.
***
Bir gün televizyonlarında konuşurken şunu söyledim: “Dünyadaki bütün Kürtler halkımızın soydaşıdır. Devlet yurt dışındaki Kürtlerle ilgilenmeli ve onların sorunlarının çözümüne yardımcı olmalıdır ama Kürtlerin bir bölümü başka ülkelerde yaşadığı için o ülkelerle anlaşmazlıklara sebep olabilir” dedim. Programa, benim gibi, telefonla katılan Öcalan şunları söyledi: “Sayın hocam, dış ülkelerdeki Kürtleri bana bırakın. Ben bu işi hallederim.”
Aslında olayın başından beri üst kademede ele alınmalı iken biz olayı basitleştirip bir kişinin eylemleri olarak gördük. Olayı inceleyip doğru bir teşhis koymadık. Zaten olayın çözülmesini istemeyen dış güçler terör eylemlerine ağırlık verdi ve iç çatışmayı teşvik ettiler. Bu sırada ABD Öcalan’ın Avrupa’ya gitmesi operasyonunu düzenledi ve Avrupa ülkeleri ile anlaşamadığı kamuoyuna gösterildi. Daha sonra bu kişi Kürtlerin yaşamadığı, bir Kürt örgütünün himayesi söz konusu olmayan ve Türkiye’nin herhangi bir kurumunun bulunmadığı bir Afrika ülkesine götürüldü. Bu kişi herhangi bir ülkeye gönderilebilir ve burada yaşaması sağlanabilirdi ve kimsenin ABD’nin işin içinde olduğunu ispatlaması imkansızdı.
Daha sonra Öcalan, sağ kalması şartı ile Türkiye’ye teslim edildi. Genel kanı ABD’nin Türkiye’yi desteklediği biçimindeydi. Oysa Öcalan devreden çıkarsa Kürtleri temsil edecek kişi Avrupa’da hazır bekliyordu ama Avrupa hedefine ulaşamadı ve Öcalan manevi liderliğe devam etti. Daha sonra Avrupa’daki lider adayı öldürüldü.
Biz Kürt sorununda ABD ve Avrupa ülkelerinin politikasını belirleyip bize yakın olanı desteklemedik. İçeride çoğu kimse Öcalan’ın tasfiyesini istiyordu. Ama onun yerine kimin geleceği bilinmiyordu ve bu durumda Kürt hareketinin sona ereceği düşünülüyordu. Oysa yeniden şekillenen dünyada en önemli alan, enerjinin çoğunun sağlandığı Ortadoğu idi ve Türkiye buranın kilit taşı konumundaydı. Bu nedenle olaya bir PKK eylemi açısından bakılmamalıdır.
***
Şimdi ülkemiz için yerel bir sorun değil, dünya çapında bir olay söz konusudur ve hükümetin politikası en uygun olanıdır. Bazı güçler ülkemizin kendi içindeki insanları bütünleştiremezken nasıl olur da bölgeyi bütünleştirir sorusunun güç kazanmasını istiyorlar. Ülkemizdeki muhalefet olaya büyük bir ülke sorunu olarak bakmıyor buradan nasıl kazançlı çıkarım diye bakıyor. Belki onlar kazançlı çıkar ama ülkemiz kaybeder. Çünkü onların politikası, farkında olmasalar bile, Avrupa politikasını destekliyor.