Geçen pazartesi ve salı yazılarında devletin 13 yıldır ‘Kürt sorunu’ ve ‘silah sorunu’na yönelik çözüm adına attığı adımları yazmıştım.
“HDP -hatta PKK- hiç mi olumlu bir şey yapmadı? Devlet her adımı Kürt siyasetine, PKK’ya rağmen mi attı?” tepkileri geldi.
Meşrebe uyalım, bu sorulara sorularla cevap arayalım:
Mesela, PKK hangi adımları attı?
- Kürtçe’ye özgürlük adımları atılırken ‘evet ama yetmez’ mi dedi; ‘devlet sizi kandırıyor’ mu dedi?
- Bölgeye teşvikler çıkarılırken, fabrikalar, yollar, barajlar yapılırken ‘evet ama yetmez’ mi dedi; yoksa iş makinalarını yaktı, işçileri kaçırdı, işadamlarını tehdit etti ve ‘vadileri suyla dolduruyorlar’ mı dedi?
- Örgütün kurucusu devletle konuşup ‘silah bırakın, çıkın’ dediğinde, silahlı elemanlarını çekti mi; yoksa ‘Gezi, 17/25, hükümet ha gitti ha gidecek’ diye ve ‘Rojava, Kobani’ bahaneleriyle çamura mı yattı?
- Devlet de dağ taş terörist aramasından vazgeçip halkın güvenliğine odaklandığında dağdan çekildi mi; yoksa köy basıp seçmenlere oy baskısı mı yaptı, yol kesip ‘jandarmalık’ mı yaptı, korucu kaçırıp infaz mı etti, çadır yargılamasıyla haraç mı kesti, şehirlerde evleri mi silahlandırdı, ‘Keleş’le, Molotof’la sokakları kan ve ateşe mi boğdu, kendilerinden görmediklerini tehditle göçe mi zorladı?
- Örgütün kurucusu devletle birlikte ‘çözüm süreci, normalleşme’ derken buna destek mi verdi; yoksa ‘bozarız ha’ tehdidi mi savurdu?
- Devlet örgütün kurucusuyla konuşurken ‘liderleri’ni mi dinlediler; yoksa Kandil’i su yoluna çeviren emperyalist/kapitalist ‘patronlar’ın temsilcilerini mi?
Son bir soru daha soralım, keselim:
- Liderleri ‘Türkiye’ye karşı silahlı mücadeleyi bırakma gündemiyle kongreyi toplayın’ diyeli bir ay oluyor; kongre tarihi verdiler mi? Geçtik, kongre sürecini başlattılar mı?
***
Ya HDP?..
‘Trafiker değil, aktörüz’ diyen HDP...
- ‘Artık yeni şeyler söylemek lazım’ mı dedi; yoksa hala 80’lerde, 90’larda kalmış ‘ret, inkar, asimilasyon, imha, soykırım’ demeye devam mı etti?
- ‘Silahsızlanma, barış, kalkınma, dağlara-sokaklara huzurun gelmesi’ adına olumlu mesajlar mı verdi; yoksa gençleri sokak eylemlerine mi çağırdı?
- Çözümün ‘aktörü’ olarak sürece Kürt ve Türk halklarının desteğini almaya mı çalıştı; yoksa toplumsal destek sorumluluğunu devlete ve İmralı’ya mı yükledi?
- Hükümetin şehit ailelerine çözümü anlatma sürecine destek mi verdi; yoksa şehit aileleriyle empati kuracak tek bir adım atmadı mı?
- Hükümetin dağda çocukları ölen anneleri kucaklaması ve ‘onlar da bizim evlatlarımız’ demesine Kürt annelerine çözüm umudu vererek katkıda mı bulundu; yoksa acılarını, öfkelerini büyüten mesajlar mı verdi?
- Yeni ölümler olmasın diye çocuk yaştakileri dağa, sokak eylemlerine çıkmamaları konusunda uyardı mı; yoksa teşvik mi etti?
- Çözüm karşıtlarına karşı çözümün taraflarının elini güçlendirecek adımlar, söylemler mi geliştirdi; yoksa ‘bozarız ha’ diyen PKK’nın, ‘çözüm süreci aldatmadır’ diyen ‘siyasi milliyetçiler’in elini mi güçlendirdi?
- Türkiye halklarını gölgesinde birleştiren ‘Bayrak’a karşı bilinçli-bilinçsiz saldırılara ‘Türkiyelilik’ iddiasının gereği olarak karşı mı çıktı; yoksa Türklerin haklı hassasiyeti ve ‘siyasi milliyetçilerin’ saldırılarıyla hükümeti karşı karşıya mı bıraktı?
- ‘Çözüm süreci en çok siyasete ve bana yarar’ mı dedi; yoksa ‘arkamızda örgüt olmasa biz hiçiz’ algısı yaratacak bir ‘Kandil güdümü’ görüntüsü mü verdi?
***
Çözüm süreciyle İmralı’nın veya Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın ‘ayar vermesi’yle rayına oturan bir ‘aktörlük’ olmaz...
Aktörlük, Kandil’i kongre kararı almaya veya İmralı’yı Kandil’e ‘kongre takvimi’ vermeye teşvik etmekle olur. 21 Mart’ı, Nevruz’u çözüm sürecinde yeni bir aşamanın başlangıcı yapabilecek şey, silah bırakma gündemli kongreyi toplamaya niyetli görünmeyen Kandil’e İmralı’dan ‘takvim’ verilmesidir; ‘kutlu olsun’ mesajı karın doyurmaz.
***
Türkiye artık ‘hakların silah zoruyla alınacağı’ bir ülke değil. Bu net...
Hakların siyasetle alınacağı, korunacağı bir ülkede tek aktör ‘siyasi kurumlar’dır.
HDP buna mahkum...
Köylerde PKK baskısıyla oy alma dönemi bitiyor...
Şehirleri sokak olaylarıyla ‘oy kenetlenmesi’ne zorlama dönemi de...
Toplumsal barış, sosyal ve ekonomik kalkınma, özgürlükler adına proje, söylem geliştirerek; elindeki belediyelerde bunları hayata geçirmek zorunda.
Ama değerli ve geçerli olan artık bu...
‘Türkiye halkları’ bunu yapanı Cumhurbaşkanı seçiyor...