‘Coronavirus’ denilen ve ancak en hassas elektronik mikroskoplarla görülebilen bir zerrecik, gücünü bütün dünyaya gösterdi. Çin’den İran’a ve İtalya’ya derken, onu başlangıçta pek ciddîye almayan Avrupa ve Amerika ülkelerinin de sonunda, hastalığın odaklandığı yeni mevziler durumuna geldiği anlaşılıyor. Şimdi, o dünyanın hemen her lideri, karşılaşılan tehlikenin boyutlarını başlangıçta farkedemediklerini itiraf ediyorlar. Etmeseler bile rakamlar onu söylüyor. Çünkü dünkü rakamlar itibariyle İtalya’da bir günde ölenlerin sayısı 3500’ü geçmiş vaziyette.. İran’da da 1300’ü.. İspanya’da 750’yi, Fransa’da 300’ü geçmiş.. Almanya’da 35, İngiltere’de 120; B. Amerika’da ise 150.. Bu hastalıktan dolayı dünya çapında ölenler ise, 10 bin sınırına dayanmış bulunuyor. Diğer ülkelerde de onlarca ölüm, yüzlerce-binlerce hasta.. Hattâ, Almanya ve Hollanda başbakanları, nüfuslarının büyük kısmının hasta olabileceğinin haberini bir panik havası içinde vermiş bulunuyorlar. Çünkü, bu virüs, daha çok yaşlılara musallat olup, maddî ve teknolojik açıdan gelişmiş ülkelerde ise, yaş ortalaması 80’i aşmış bulunuyor.
***Türkiye’de ise, taa baştan alınan sıkı tedbirler sâyesinde vak’a sayısı henüz 200’lerde ve ölümler ise, şu âna kadar, sadece 3.. (Ki, bu ölenlerden birisi, 28 Şubat 1997 Askerî Darbesi ve sonra 2007’deki Cumhurbaşkanlığı Seçimisürecindeki zorbalık gösterisinin baş mimarlarından, KK kumandanlığı yapmış, ‘Türkiye bizden sorulur’ şeklindeki tehditli güç gösterisinden ve havasından geçilmeyen A. Yalman isimli bir em. Orgeneral.. O kişi, herhalde böyle bir zerrecik eliyle ölümü tadacağını düşünemezdi bile.. Allah’u Teâlâ’nın kulları üzerindeki her türlü tasarrufunda rahmet vardır, deyip geçelim.)
Türkiye’de Erdoğan Yönetimi’nce sadece bu sahada yapılan çalışmaları bile dünya kamuoyu takdirle kabul ederken, ‘taife-i laicus’dan bir kısım kişiler, bunca büyük hizmetleri yapanlara duydukları hıncı, o hükûmetin dayandığı halk kitlelerinden çıkarmak istercesine, Türkiye’nin niye bir ilaç veya aşı geliştirememiş oluşunu eleştiriyorlar. Bu kişiler 80 yıldır kendi laik ve kişiyetapar kadrolarının elinde olan bu ülkenin yapamadıklarının sorumluluğunu bile, bugün, bir işareti ve tavsiyesiyle milyonları bu hastalığa karşı tedbir almakta seferber etmek gücünü bir daha gösteren Erdoğan’ın üzerine yıkmaya çalışıyorlar ve seviyesizleştikçe battıklarını bile göremiyorlar.
***Evet, bu hastalığın ilaç veya aşısı ise, henüz hiç bi yerde bulunamamış durumda ve buunacak olsa bile, o da en yakın ihtimalle, 8-10 sonra laboratuarlarda denendikten sonra devreye girebilecek..
Amerikan Başkanı Trump’ın, bu hastalığa ilaç veya aşı bulunması konusundaki Almanya’da yapılan araştırma çalışmalarından haber alınca, bunun ‘şeref’inin kendilerinde olması için bu konuda çalıştığını haber aldıkları bir Alman Araştırma Şirketi’ne muazzam paralar teklif ettiği iddiası, her ne kadar resmen doğrulanmasa da, Alman Dışbakanı Maas’ın, bu iddianın gerçek olduğunu doğrular mahiyette kırgın bir ifadeyle, ‘Mes’elemiz bu hastalığı yenmek olmalı, birbirimizi çelmelemek değil..’ mânâsına da gelen kapalı açıklamaları, ilginç..
Sırrını ararken, elde patlayan gülle durumunda bir muazzam güçle donatılmış, bu zerrecikler.. ,
İşbu ‘Coronavirus’, belki nicelerinin aklını başına almasına da vesile olmuştur. Sağlığın ne büyük bir hazine ve tedbirin ne kadar gerekli olduğundan ayrı olarak, ölümün ne kadar yakın ve ‘Dünyaya ben hükmederim’ diye firavunlaşma eğilimine girenlerin gerçekte ne kadar güçsüz olduğunu anlatmıştır; anlayana tabiî.. Bir okuyucunun gönderdiği mesajda yazdığı üzere, ‘Sen ne büyükmüşsün, ey görünmez zerrecik virüs, ‘korona’, / İdraksizler kâinatın sırrını anlamakta, kör ona..’
***Türkiye bu konuda, hastalığın Çin’in Wuhan eyaletinde patlak verdiğinin Dünya Sağlık Teşkilatı’na bildirdiği ilk andan itibaren tehlikeyi sezen ülkelerin başında olmuştur. Hattâ, hadisenin nerelere varacağının tahmin edilmediği bir anda bile, Türkiye hemen bir uçak göndererek kendi vatandaşlarıyla Gürcistan, Ukrayna, ve Balkan ülkelerinden bazılarının vatandaşlarını da getirip, 14 gün qarantina altında tutup, hasta olmadıklarını belirledikten sonra o insanları evlerine- yurtlarına gönderdiğinde, niceleri bunu aşırı bir hassasiyet zannettiler.
***· ‘Coronavirus’ün edebiyatımıza da katkısı oluyor!
Yeri gelmişken, Coronavirus’un bütün dünyayı teslim alan ilerleyişi karşısında çözüm yolları aranırken, asıl sahibini bilmediğim bir ‘Gumânî’ mahlâslı bir şair de, Divan edebiyatımızdaki geleneğine uygun olarak, ‘GAZEL DER VASF-I EVSÂR-I COVID-19 (Covid-19 viruslerini vasfetmek üzerine gazel) başlığı altında ve‘fâilâtun fâilâtun fâilâtun fâilun’ vezninde başarılı bir ‘gazel’ yazmış.. Bu gazelden bir-kaç beyti, ‘Coronavirus’un edebiyat hayatımıza bile renk kattığına bir örnek olarak aktaralım:
‘Söyleyem bir bed (kötü)- hikâyet, dinleyenler koruna../
Gûş-i cânı (can kulağını) tutmayan bilmez, nedür ol ‘korona..’
Evvelâ neşv’u nemâ buldı, Çin’u Mâçin’den kim,
Ekl idenler (yiyenler) haşlayup bir kıyye huffâş (yarasa) kor ona..
Gördük ol ‘gîtî-numâ (televizyon)’dan, âlemin ahvâlini..
Hangi şehre dahl olursa, say ki düşmüş kor ona.. (…)
Beş kuruşluk bir dezenfektan olursa yüz kuruş,
Hep ‘Dolar’ alsan, maâşın yine yetmez, kur ona..(…)
Eyliyor târih tekerrür, şimdi tersten, mâ’lesef,
Çin belâsın def içün, pek hızlı bir sed kur ona..
Şol Gümânî haste düşse gam değül, başında çün,
Bî-kıyâs hûrî-sıfât elbet yapar çok kur ona..
***Evden çıkılmaması yolunda, Başkan Erdoğan’ın ısrarla vurguladığı tavsiyesi, gecikmeli de olsa başka yöneticilerce de paylaşılmış ki, Tebriz’de bile yankılanmış.. Tebriz’den gönderilen bir videoda, Tebriz Cuma İmamı S. M. Ali Âl-i Hâşim’in de ‘Baba, biraz oturah evde, daa!..’ diyerek okuduğu bir şiirle katıldığı görülüyor, âzerî lehçesiyle.. Diyor ki:
’Çıhma gözelim, kûçe vu bazâre (sokağa-çarşıya), qal evde..
Etme özünü özgeye (kendi kendine) avâre, qal evde..
Sen bil dedemin ruhu, bizi salma belâya,
Çıhma dedemin oğlu, çok enzâre (ortalığa), qal evde..
Ölmezsin, eğer kûçeleri (sokakları) ölçmesen üç gün..
Aldanma gine dirhem‘u dinâre (paraya-pula) , qal evde..’
***Baba, biraz oturah evde, daa!’
***Evet, yahşı korunursak, ‘corona’ denilir işbu görünmez ordular da vazifesini yaptıktan sonra, kendi mevzilerine çekilir, inşaallah. Yeter ki, panik yapılmaya.. (Don’t panic!..)
***