Yaşadığımız dünyanın entelektüel değişimlerini anlamaya çalışıyorum. Farklı alanlarda okumalar yaparken, bazı fikirler farklı alanlarda yeniden ve yeniden karşıma çıkıyor. Bu yazıda karşıma sık çıkan, çoklu zeka, bilinçdışı ve pozitif psikoloji kavramlarından bahsedeceğim. Bu üç kavram, eş ilişkilerini anlamada, eğitim metotlarında, oy verme davranışı ve siyasal kampanyalarda, iletişim ve reklamlarda, yönetim metotlarında da önemli değişimlere neden oluyor.
Çoklu zeka- duygusal zeka- sosyal zeka
Zeka geleneksel olarak tek ve bütün bir unsur olarak kabul edilir. Harvard Üniversitesi’nden Gardner’in çoklu zeka kuramı zekaya yeni bir yaklaşım getirdi. Bu kurama göre sekiz farklı zeka türü var: Mantıksal ilişkileri kurmamızı sağlayan matematiksel zeka, dil üzerinden işleyen sözel zeka, bedensel hareketlerin uyumu ile ilişkili kinestetik zeka, eşya ve mekanları çok boyutlu kavramamız ile ilgili uzamsal zeka, müzik becerileri ile ilgili ritmik zeka, kişinin kendi iç dünyasında olup bitenleri anlamasını tanımlayan içsel zeka ve kişiler arası ilişkiler ile ilgili duygusal veya sosyal zeka. Howard Gardner’in kitabı “zihin çerçeveleri” adıyla Alfa Yayınları’ndan basılmış durumda. Okumaya değer.
Özellikle “sosyal zeka” kavramı kritik önemde. Sosyal zeka üzerinden iş yerinde yönetim anlayışı ve liderlik yaklaşımları yeni bir tarza kavuştu. Liderliğin teknik becerilerden çok insan ilişkilerini yürütmek olduğu anlaşıldı. Eş ilişkilerinde, yakınlığı ve uzaklığı sağlayan şeyin duygular olduğu, eşlerin birbirlerinin duygularını sürekli düzenlediği vurgusu ön plana çıktı. Sosyal zeka yaklaşımı, terörle mücadele de bile “sosyo-kültürel zeka” kavramıyla yer buldu. Terörle baş etmenin uzun vadede, insanların duygularında meşruiyet bulup bulmamayla ilişkili olduğu gerçeği anlaşıldı. Duygusal zeka ve sosyal zeka ile ilgili en iyi popüler kitaplar Daniel Goleman tarafından yazıldı. Goleman’ın iki kitabı da Türkçe’ye çevrilmiş durumda.
Bilinçdışı etkisi
Bugünün bilinçdışı kavramı, Freud’un kullanımından neredeyse tamamen farklı. Freud, çocukluk dönemindeki çatışmalarımız ve fantezilerimizin bilinçdışına itilmesini tanımlıyordu. Bu yeni bilinçdışı kavramı, bilinçdışını patolojik ve anomali olarak tanımlamıyor. Beynimizin ve zihnimizin doğal ve sağlıklı çalışma şekli olarak tanımlanıyor. Biz saniyeler içinde milyonlara veri ile karşılaşıyoruz. Zihnimizin bilinçli kısmı bu verilerin oldukça az kısmını işliyor. Diğerleri bilinçdışı alan üzerinden algılanıp değerlendiriliyor.
Arkada çalışan bu muhteşem ve devasa bilinçdışı sistem sayesinde, bilmeden bilir hale geliyoruz. Sebebini bilmeden ilk görüşte aşık olabiliyoruz. Mantıksal temellerini bilmeden insanlardan ve şeylerden hoşlanıyoruz veya hoşlanmıyoruz. Sebeplerini çok açık açıklayamadan bir lidere bağlanıp, onu takip eder hale geliyoruz. Reklam firmaları, zihnimizin bu çalışma şeklini dikkate alarak, satın alma biçimimizi etkiliyorlar. Pazarlama alanında, bilinçdışı kavramı üzerinden kurgulanmış onlarca popüler kitap çok satıyor. Benim favori kitabım, Leonard Miladinow’un Okuyan Us Yayınları’ndan çıkan “bilinçdışınız davranışlarınızı nasıl yönetir?” adlı kitap. Ben sevdim. Size de öneririm.
Pozitif psikoloji
İnsan psikolojisi ile ilgili bilgilerimizin önemli bir kısmı ruhsal hastalıklardan ve insan ilişkilerindeki problemlerden elde edildi. Bu yaklaşıma karşı çıkan pozitif psikoloji hareketi, normal olana, hatta iyi olana bakmak gerektiğini söyledi. Dikkatimizi mutlu ve başarılı kişilere çekti. Eş ilişkilerinde pozitif yaşantının sorun çözmekten daha etkili olduğu anlaşıldı. Eş ilişkileri için favori kitap önerim, John Gottman’ın Varlık Yayınları’ndan çıkan “evliliği sürdürmenin yedi ilkesi” adlı kitabı.