Fenerbahçe, Antep karşısında maçın mutlak favorisi gözüküyordu. Ama Gaziantep öylesine dişli bir takım halinde görüntü sergiledi ki, maçın başından bitimine kadar kafa kafaya futbol oynadı.
İki ekibin mücadelesi heyecanlı bir maç görüntüsü verirken, her iki takım da girmiş olduğu gol pozisyonlarında değerlendirmekten uzak kaldılar. Örneğin Gökhan Gönül’ün Emenike’ye çıkardığı top, gol olmalıydı. Antep’ten Cico’nun kafa şutu, Fener kalecisi Mert kale çizgisinden kurtaran oldu. Sow’un önünde kalan top, eğer biraz düzgün vurabilse yine gol olurdu. Aynı Sow’un kafa şutu kaleden uzak bir şekilde dışarı çıktı. Maçın bana göre en net pozisyonunu Oğulcan, Fenerbahçe kalecisi Mert ile karşı karşıya gol kaçıran oldu. Böylesine kaçan gollerin sayısını karşılıklı olarak neredeyse sayamaz olduk. Diego’yu seyrettiğim süre içinde bir dışarı giden sert şutu, onun dışında top kayıplarıyla oynayan oldu. Yeni transfer Diego’nun biraz daha rakip kale içine müdahaleler yapması gerekiyor. Özellikle bu tür dirençli rakipler karşısında Fenerbahçe’nin gizli silahı olması şart. Yoksa, bu sansasyonel transferin bir anlamı kalmaz.
Çok zor geçeceği dakikalarda bu maç, Emre’nin penaltıdan atmış olduğu golle Fenerbahçe 3 puanı hanesine yazdırdı. Penaltı pozisyonu kritik bir karardı. Çünkü orta hakem Ali Palabıyık, çizgi hakemin uyarısıyla beyaz noktayı gösterdi. İtirazlar sonuç vermedi, Fener’e altın değerinde bir gol getiren Emre Belözoğlu oldu.
Anlaşılan şu ki, artık kazanılan puan veya puanlar aslanın ağzında. Deplasmana çıkmış takımlar ev sahibi kadar koşarsa, aynı şekilde gol pozisyonları üretirse ev sahibi takım için zorlu 90 dakikalara her zaman gebe kalacak. Fenerbahçe kazandı, kazanmasına ama hiç de kolay olmadı.