İzmir Büyükşehir belediye Başkanı Tunç Soyer diyor ki; "benim bir İzCoin projem vardı.. İzmir'in bir de bayrağı olduğunu öğrendiğimde bundan vazgeçtim, benim bir eyalet fikrim olduğu zannedilir".. Bu başlı başına ele alındığında aslında o kadar masum bir söz ki.. Hani 'tüm yanlış anlamaları ortadan kaldıralım' diyor gibi.. Hatta gerekirse 'dahice' fikirlerimizi bile askıya alalım yeter ki vatandaşa derdimizi doğru anlatalım..’ Fakat bagaj öylesine yüklü ki içinden tek bir cümleyi söküp almak zor.. İki açıdan değerlendirmek lazım bu çıkışı..
1) Ayasofya gündemli yeni durum
2) CHP'ye yüklenen tarihsel misyon..
***Bakın son olarak Başkan Erdoğan'ın Danıştay kararına referans verdiği Ayasofya Camii'nin ibadete yeniden açılması gündeme geldiği anda CHP nerede pozisyon aldı?.. Bir sözcü tayin ettiler.. Bu sözcü, Gazi Meclis'in kürsüsüne çıktı ve "Eğer Ayasofya'yı açmaya kalkarsanız Sultanahmet'i de kapatırız" dedi.. Bu sözü kuşkusuz CHP'nin bileşenleri arasında da tartışmaya yol açtı. CHP'nin bir kanadı buna tepki gösterdi. İşte Tunç Soyer'in, el yükselterek İzmir'i masaya sürmesi aslında parti içindeki o defansa bir cevap olarak okunabilir.. İnsan sormadan edemiyor; 'Ayasofya’da ısrar ederseniz biz de İzmir'i bırakırız’ mesajı mı veriliyor burada?. Bunun böyle olmadığına inanmak istiyoruz..
***Soyer, ‘İzmir'in yerel para birimi olacak' müjdesini kampanya döneminde Deniz Zeyrek'e söylemişti zaten. Şimdi bir de bayrak çıktı ortaya.. Biliyorsunuz 'Bayrak' dedikleri, aslında vaktiyle gemilerin kullandığı flamadan başka bir şey değil. Ama İzmir'de çekirdeğe çiğdem, simite gevrek diyenler için iyi ve kullanışlı bir malzeme kuşkusuz. Hatırlayın vaktin CHP İzmir Milletvekili Ali Yiğit de, İzmirlilerin gerekirse Türkiye'den ayrılarak Avrupa'ya girmeye hazır olduğunu söylemişti.. Bunu da ete kemiğe büründürürken; "... Biz bazen diyoruz ki 'Gerekirse de İzmir ayrılsın' yani biz istemeyiz, bu şartlarda bunlarla yaşamayı. Biz Avrupalı olmaya çalışıyoruz. Türkiye'de yaşayan demokrat, aydın, çağdaş insanlar Avrupalı olmaya hazır.." (17.11.2016) diyerek İzmir'i Türkiye'nin genel tavrından başka bir yere koymuştu. Üstelik de bu adam Kayseriliydi.. Demem o ki İzmir için bu hazırlık hep yapılıyor.
***Fakat konu özü itibariyle İzmir değil.. Aslında daha emperyal bir projeyi hayata geçirmeye çalışıyor birileri.. Ekrem İmamoğlu'nun hemen her beyanatında "merkezi hükümet" diyerek dilimizi alıştırmaya çalıştığı, destekçilerinin de bu kavramı detaylandırarak "yerel hükümet" ifadesini kullanması bu büyük projenin bir parçası.. PKK'nın tezi neydi? "demokratik konfederalizm" .. Etnik aidiyetlere göre bir konfederasyon tesisi.. Suriye'nin kuzeyinde hayata geçirilmeye çalışılan da bunun önemli bir adımıydı.. 15 Temmuz işgalcileri tek başına hükümeti devirip yerine bir başbakan ataması mı yapacaklardı sanıyorsunuz?.. Pasta gibi dilim dilim dağıtacaklardı bu cennet vatanı. Trabzon merkezli olarak karadeniz'i bir yere, doğu ve güneydoğuyu bir yere, İzmir'i bir yere İstanbul'u bir yere teslim edeceklerdi kendi zekalarınca..Edirne belediye Başkanı 15 Temmuz gecesi kadehini Erdoğan'ın siyaseten devrilmesi şerefine mi kaldırdı sanıyorsunuz?.. "Biz bir bilgisayar oyunu zannetmiştik" diyen Batı, başkan Erdoğan'ın uçuş rotasını canlı yayınlayan merkezler salt bir iktidar değişikliği için mi bu kadar uğraştı sizce?.. Neyse, şunu biliyoruz ki ve herkes de çok çok iyi biliyor ki, Türkiye 15 Temmuz'dan önceki Türkiye değil.. Anca laf diye konuşuyorlar artık..