Galatasaray; Sivasspor ile ikinci yarıda çıkacağı en zor deplasman maçını oynayacaktı. Daha doğrusu, hemen herkesin kanısı buydu. Havanın soğukluğundan, sahanın kötülüğünden, Sergen Yalçın ile birlikte Sivas’ın yükselişe geçmesinden söz ediyordu herkes. Ancak Sarı-Kırmızılılar, bu zor deplasmanı 3 golle 3 puan alarak kolaya çevirdi.
Galatasaray ilk golü çok kolay buldu. Ardından Sivas, çok tartışılacak bir faul sonrası beraberliği sağladı. Ardından hiç de gol olmayacak bir pozisyonda Burak, Sarı-Kırmızılılar’ı 2-1 öne geçirdi. Üçüncü gol de Telles’ten geldi.
Galatasaray’ın; bireysel olarak baktığımız zaman, çok iyi futbolcuları var. Özellikle de yabancı futbolcuları gerçekten başarılı. Prandelli döneminde Galatasaray futbolu bireysel yeteneklere dayalı bir sistem dahilinde oynuyordu. Yani futbolculardan birisi çok iyi gününde olacak, kişisel çabalarıyla gol ya da golleri atacak... Doğru düzgün sistemi yoktu Sarı-Kırmızılılar’ın. Ayrı kadrolar sürüyordu sahaya İtalyan hoca. Hamza ile birlikte Galatasaray, takım olarak kişiliğini buldu. Kadro yavaş yavaş oturdu. Bir-iki küçük değişikliğin dışında Hamza futbolcularla pek oynamadı.
Dün gece Galatasaray’ın en büyük eksiği Melo’ydu. Bu futbolcunun olmaması, savunma zaaflarını sık sık ortaya çıkardı. Sivasspor’un İbrahim Akın’ın ayağından bulduğu ikinci gol, savunma zaafının eseriydi. Ancak pozisyon ofsayt kokuyordu. Gene de savunmanın bu futbolcuyu kaçırması, büyük hata.
Hamza, Galatasaray’a önce Yasin’i kazandırdı. Ardından Olcan’ı sol beke çekti. Olcan Galatasaray’ın uzun süredir büyük sıkıntı çektiği bu pozisyonu doldurmuş gibi görünüyor. Fenerbahçe’deki Caner gibi, sadece savunmada değil, hücumda da üretken ve etkili oluyor.
Galatasaray, çok çetin bir mücadeleden sonra, tüm takımların korkulu rüyası olan Sivas deplasmanından 3 puanla dönerek, şampiyonluk yolunda asla hafife alınmayacak bir favori olduğunu kanıtlıyor.