Sayın Kılıçdaroğlu geçenlerde Genel Kurmay Başkanının, şehitler için yapılan törendeki ağlamasına atıfta bulunarak “Ağlıyorsanız tuzağa düşmüşsünüz demektir” diye çok doğru bir tespitte bulunmuş. Tuzak hem de ne tuzak. Bu olayla akla gelen sorulardan birkaç tanesi şöyle.
Birinci soru, PKK’nın 300 baldırı çıplak adamı karakolun dibine kadar nasıl sokulabildi. İkincisi, sınırdan geçip karakola gelesiye kadar ki patika yolda, en az iki üç saat yürüdüler, nasıl farkına varılmıyor. Üçüncüsü, ağır silah ve Doçkalar ile saldırdılar denildiğine göre, bu silahları taşımak için katır kervanı lazım, bu kervanı nasıl görmüyoruz. Dördüncüsü, gece görüş dürbünlerinizle, geceyi nerede ise gündüz gibi görüyorsunuz, bu konvoyu nasıl göremediniz. Beşincisi, istihbarat alınmış, bu istihbarat Genel Kurmayın tepe noktasına kadar iletilmiş, karar niye verilememiş. Altıncısı, karakol, vadi içinde kaçak ticareti önlemek için inşa edilmiş, niye bugüne kadar gereken tahkimat sağlanamamış. Yedincisi, çatışma çıktığı telsizle bildirildikten iki saat sonra ulaşan kobra takviyesi niye geciktirilmiş.
Bu soruların hiçbirine mantıklı ve bizi tatmin edecek bir cevap yok.
Sayın Genelkurmay Başkanı, ağlayacağınıza, bu zafiyete sebep olanları açığa aldınız
mı? Hayır. Sivilleri fişlemeyi, başörtülü, Anadolu kadınını, milletin parası ile ayakta tuttuğu ordu evlerine almamayı biliyorsunuz da, evden kaçmış, maceracı, askeri eğitimi olmayan bir avuç eşkıya ile baş etmeyi bilmiyorsunuz. Bu ülkenin askeri doğru yönetilse, iki ay içinde bütün karakollar hedef olmaktan çıkarılır. Karakolları muhkem kale haline dönüştürmek, askeri bütçemizin en çok bir saatlik masrafıdır. Bazı yerlerde, toprağın altına girilir, karakolun bir tarafı dağa yaslanır, hatta dağ bir miktar oyularak tam güvenlikli hale getirilebilir. Her zaman söyler dururum, vur kaç yapan eşkıya ile bir ordu baş edemez. Edebilseydi, Fransa, İngiltere, ABD orduları da başarılı olurdu. Ama olamadılar. Askerimiz sınır güvenliğini sağlasın yeter. Dışarıdan sızmalar önlendiğinde problemin büyük kısmı çözümlenmiş olur. İçeride de özel harekât timleri, ayrılıkçıları, kanuna karşı gelenleri toplar ve adalete teslim eder. Bu problemi ağlayarak değil, onu bir iç güvenlik problemi olarak düşünerek çözebiliriz.