Hava sıcak, sokakta oynayacak çocuk yok! Evde uzun süre çizgi film izlemek yok, bilgisayarda oynamak da yok! Hal böyle olunca bir isyan dalgası yükseliyor. Önce çocuklardan sonra da benden!
Kerem, geçen hafta “Anne ben şöyle uzun bir yolculuk yapmayı özledim. Bir yerlere gidelim!” dediğinde, eve gireli sadece iki gün olmuştu. Gidiş-dönüş güzergahını bir yazayım da isyanıma hak verin: İstanbul-Bilecik-İzmir-Aydın-İzmir-İstanbul. Nasıl, haklıyım değil mi? Şimdi buraya bir parantez açayım. Çocuk, üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdi, ödevlerini bitirdi. Her gün kitap okuyor. Hatta kimi zaman kitapçıdan döner dönmez başladığı kitap aynı gün bitiyor. Arkadaş buluyorsa oynuyor. Yani aslında o da isyanında haklı.
TAMAM ANNE! TOPLUYORUM
Elvan derseniz ayrı havalarda. Pony’lerini diziyor sıra sıra. Ardından onlara legodan evler yapıyor. Sonra bırakıyor oynamayı. Odasını toplamıyor ve ben içeriye girerken muhakkak bir tanesinin üzerine basıyorum. Acı içinde attığım çığlığı duyunca hiçbir şey dememe gerek kalmıyor, “Tamam anne tamam! Hemen topluyorum!” cümlesi geliyor. Evet, otomatik bir cevap! Yine de topluyor. En azından sağa sola ittirip orta alanı boşaltıyor. “E, bu da bir şey” diyorum kendi kendime. Günün sonunda bütün oyuncaklar kutularına giriyor ya, bu da iki şey! Bazen ikisi bir arada “Biz çok sıkıldık!” diye geliyor. Ben “Sıkılabilirsiniz, bu çok normal. Hayat bazen sıkıcı olabiliyor!” demeye başlayınca yine bir “Tamam anne!” duyuyorum. Onlara göre bazen çok konuşuyormuşum. Yorumu size bırakıyorum...
EN AZINDAN RİCA EDİYOR
Bu aralar onları anlamak için tam da o yaşlardaki kendimi hatırlamaya çalışıyorum. Ben Kerem kadarken bazı şeyler için tutturuyordum da tutturuyordum mesela. Şimdi oğlum on kez “Dondurma alabilir miyiz?” diye sorunca “En azından rica ediyor. Ben ağlıyordum” diyordum. Ama cevabım değişmiyor: “Az önce neden alamayacağınızı söylemiştim ve cevabım hala aynı!” Sekiz yaş tamam da, beş yaşımı pek hatırlayamıyorum haliyle. O zaman da Kerem’in küçüklüğünü hatırlayarak Elvan’daki durumu değerlendiriyorum. Her çocuk farklı ancak yine de gelişimsel dönemlerdeki tepkileri birbirine benzeyebiliyor. Bunlar da, benim onlara anlamamı kolaylaştırıyor.
Geçen hafta başlayan dertleşme isteği bu hafta da devam ediyor gördüğünüz gibi. Öncelikle yazdığınız mailler ile kendimi yalnız hissetmememi sağladığınız için teşekkürler. Meğer ne çok kişinin başından benzeri öyküler geçmiş. Kimi ne yazık ki çok daha olumsuz durumlarla karşılaşmış. Bir başka uzman ise “Bir kereye yönelik gözlemlerden derin sonuçlar çıkarılmasına izin vermeyin” demekle yetinmiş. Eh bu da içime su serpti... Hepinize teşekkürler.