Farkında mısınız bilmiyorum ama Türkiye’nin ciddi ve çok yönlü bir servis sorunu var.
Bir Doblo kaç çocuk alır?
İki gün önce şahit olduğum bir olay, beni hayrete düşürdü. Olay şu: Ankara’da oturduğum binanın çıkışında sabah erken saatte bir anne ve çocuğu bekliyordu. Muhtemelen servis bekliyorlar diye düşündüm. Doblo tarzı bir araç yanaştı. Aracın üzerinde herhangi bir servis işareti yoktu.
Belli bir yaşın altında olan çocukların oturmaması gereken ön koltuk var ya, işte o koltukta oturmaması gereken çocuklardan tam iki tane vardı! Camlar hafif buğulu olduğu için arka koltukta kaç kişi oturduğunu sayamadım ama çok kalabalık olduğunu şöyle anladım: Arka kapı açıldıktan sonra anne kendi çocuğunu oturtacak bir yer bulamayınca, şoför koşarak gelip çocuğu arka koltukta bir yere yerleştirdi ve yola devam etti...
Önce çocukların güvenliği
Amerika’da bir süre yaşayan herkesin dikkatini çeken bir şey vardı. Okul servisi durduğu anda, yani öğrenci indirir veya bindirirken, otobüsün sol tarafından bir “stop” (dur) işareti çıkar. Bu işaret sadece servisi değil, trafikteki diğer araçları da durdurur. Böylece, çocuklar, servisten inip caddenin karşısına veya evlerine rahatlıkla geçebilir.
Bu basit uygulamanın mantığı, çocukların güvenliğini sağlamak. Türkiye’de de bu tür uygulamaların tartışılması gerekiyor zira hemen her gün şahit olduğumuz birçok olay çocukların güvenliğine yeterince özen gösterilmediğini gösteriyor.
Oturduğum binanın hemen yanında bir okul var. Dolayısıyla bol bol servis görüyorum. Bol bol da ihmal. Mesela çocuklar servise bindiklerinde, küçük çocuklar daha oturmadan ve kemer bağlamadan bazı şoförler hareket etmekte. Ya da servis durur durmaz çocuklar, yoldan gelen araç olup olmadığını bakmaksızın hızla servisi boşaltmakta.
Artan servisçilik
Son yıllarda izlenen yanlış bir politika sonucu sınavla öğrenci alan lise sayısının olağanüstü artmasına paralel olarak, lisedeki öğrencilerin önemli bir kısmı mahallesindeki okullara gitmiyorlar. Bu öğrenciler evlerinde uzak okullara gitmek için haliyle servis veya genel toplu taşıt kullanıyorlar.
Yine eğitim sisteminin yapısal sorunları dolayısıyla birçok yörede öğretmenler ve öğrenciler okullarına her gün servisle taşınıyorlar. Örneğin, birçok köy okulundaki öğretmenlerin tamamı il veya ilçede oturuyor; bu öğretmenler her gün servisle köye gidip geliyorlar. Hayatın bu kadar servise bağımlı olması, maalesef trafik kazası risklerini artırıyor.
Aslında riskleri artıran husus, daha çok kişinin servisle gidip gelmesinden ziyade, servis şoförlerinin -ve genelde trafikteki diğer şoförlerin- kurallara yeterince uymaması.
Kimlerin otobüs ya da servis şoförü olabileceğine ilişkin düzenlemelerin ne derece yeterli olduğu tartışılır. Ankara gibi büyükşehirlerde sabah üç ayrı okul için üst üste servisçilik yapan ve aralıksız 3-4 saat araba kullanan bir servis şoförünün durumu da tartışılır.
Ne yapmalı?
Çocukların ve öğretmenlerimizin can güvenliğini sağlamaya yönelik tedbirlerin artırılması gerekli zira mevcut düzenlemeler ve uygulamaların yetersiz olduğu ortada. Son aylarda üst üste gelen ve birçok öğretmenimizin ve öğrencimizin ölümüyle sonuçlanan servis kazaları hepimizi üzüyor ve konunun ciddiyet ve aciliyetini gösteriyor.
Konuyla ilgili Emniyet Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Şoförler ve Otomobilciler Odası ile diğer ilgili kurum ve kuruluşların konuya acilen eğilmesi gerekli. Çünkü bütün bu yetkili kurumlar ve mevcut düzenlemeler, gördüğümüz bu manzaraya maalesef engel olamamışlar.
2013’te Türkiye
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları (SETA) Vakfı’nın her yılsonunda düzenli olarak yayınladığı ve bir yılı değerlendirdiği analizlerin sonuncusu yayınlandı. SETA 2013 Analizinde dış politika, siyaset, hukuk, eğitim ve ekonomi alanlarına göre ayrıntılı analizler var. Analize şu web sayfasından ulaşılabilir:www.setav.org