Mavi Balina'dan sonra şimdi de Momo'yu konuşuyoruz. Tüm anne babalar tedirgin; ya bizim de çocuğumuz bu oyunu oynuyorsa, bir gün zombileşip intihara kalkarsa, anne babasını öldürecek kadar hipnoz edilirse diye... Dünya nereye doğru gidiyor böyle? Bu oyunları yazanların, piyasaya sürenlerin amacı ne olabilir? Sadece para kazanmak mı? Uyuşturucu tacirleri gibi bunların da tek amacı ölüm üzerinden para kazanmak mı? Para kazanmanın bin türlü hileli hurdalı ve daha kolay yolu varken sebep sadece bu değildir herhalde.
Bilgisayar oyunları artık çok ciddi bir güvenlik sorunu haline gelmiş durumda. Hani herkesin doğru tespit ettiği gibi bugün Momo, yarın Bobo... Sorunu çözmek için sadece yasaklamak, erişimine engel koymak yetmeyecek belli ki. Bu dünyayı yönetenlerin asıl motivasyonu ortaya çıkarmak lazım. Ve çocukların aklına girip kendine zarar verdirebilen gücün biz farketmeden daha neler yapabildiğini de düşünmek gerek beraberinde. En vahim sonuç ortaya çıkınca ayağa kalkıyoruz, aman Allah'ım başımıza bu da mı gelecekti, diyoruz ama aslında o vakte kadar neler neler gelmiş oluyor.
Çok hızlıca bir araştırma yapın, çocuğu bilgisayar oyunu oynamayan var mı? Yok değil mi? O kadar normal ki bu artık, sorun olarak dahi görülmüyor. Anne-babalar evde, misafirlikte sohbette iken çocuklar tabletleriyle baş başa. Oradaki dünyaları, kendi gerçekliklerinden çok daha cazip. Tek taraflı yayın yapan "televizyon çağından" farklı olarak interaktif bir ortam sunuyor. Online oyunlar sayesinde tabletine gömülen çocuklar "ebeveynlerine ayak bağı olmadıkları" o süre zarfında her şeyin mubah olduğu bir akımın tesirine çoktan girmiş oluyorlar. İçine doğduğu aile ve toplumun değerlerinin çok uzağında bir yaşam tarzına özeniyorlar. Hele de aile biraz baskıcı ise çocuk, online oyunlardan edindiği Koreli arkadaşları yardımıyla evini, ülkesini terk etme planları yapmaya başlıyor.
***
Verdiğim misal laf olsun diye değil. Bu oyunların envai çeşidi var ve sadece çocuklarımızın aklını başından alıp intihara sürüklemiyorlar, onları ailelerine, toplumlarına da yabancılaştırıyorlar. Bu ve benzeri oyunlar sayesinde evini terk eden gençler hakkında daha henüz bir istatistik yapılmış değil. Yetkililer, tek başına Güney Kore'ye giden genç kızların sayısına erişebilirlerse ne demek istediğim anlaşılacaktır. Bunların ne kadarı, ailelerinin rızasını almadan, hatta hiç haber dahi vermeden gidiyor.
Kore çılgınlığı sadece BTS denilen cinsiyetsiz pop ikonları ile sınırlı değil. BTS ve Pabci gibi online oyunlar üzerinden Korelilerle irtibatta olup soluğu Seul'de alan çok gencimiz var maalesef. Neden Kore? Bu da ayrıca araştırılması gereken bir soru.
***
Suçlu çocuklar mı, peki? Konunun vahametiyle yüzleşmek istemiyorsak onları suçlayabiliriz tabii...
Bu konuda devlete, ailelere, öğretmenlere düşen çok fazla görev var. Ama önce konunun boyutlarını kavramak, vahametinin farkına varmak gerekiyor.
Büyük büyük laflar edip başkalarına ödev vermek yerine herkes önce kendisi ne yapabilir, buna odaklanmalı. Ebeveyn olarak bizler nasıl bir koruma tedbiri alabiliriz? Bir kere internet erişiminin temiz olduğundan emin olmamız gerekir. Yani güçlü filtrelerimiz olmalı.
Çocuklarımızı, küçücük parmaklarıyla tablet ekranında sörf yapmayı öğrenmeden önce ya bir spor ya da sanat dalına yönlendirmeliyiz. Bu çok önemli. Spor ve sanatı çocuklarımızın hayatına teknolojiden önde sokmaz isek şayet, hastalık nüksettikten sonra bunlar da işe yaramayacaktır.
Hayatında yoğun olarak spor ya da sanatla meşgul olan çocuk ve gençlerin internet bağımlılığı çok daha düşük.