Çözüm sürecine sanatsal açıdan katkı koymak için çıkılan yolda beş yönetmenin imzasıyla ortaya konan Küçük Kara Balıklar / Güneydoğuda Çocuk Olmak belgeseli çarpıcı öykülerle dolu.
Patlayan mayın nedeniyle engelli olan ve Türkiye’yi Avrupa Engelli Şampiyonası’nda temsil ederek madalya kazanan Nesim, akrabaları gözleri önünde öldürülen çocuklar, boşaltılan köyünden babasız ve parasız olarak Diyarbakır’a gelen İmren... Onlar İranlı yazar Samed Behrengi’nin nehrin okyanusa açıldığını öğrenen kahramanı Küçük Kara Balık gibi sarsıcı hayatlara sahip çocuklar. Öyküleri ise beş yönetmenin gözünden Küçük Kara Balıklar / Güneydoğuda Çocuk Olmak belgeseliyle tarihe düşülen bir not. Çözüm sürecinin bolca konuşulduğu, barıştan bahsedildiği bugünlerde daha da önem kazanan belgeseli ‘fikir babası’ yönetmen Haluk Ünal ile konuştuk. 1997’de Çökertme filminin ile başladığı senaryo yazımına çeşitli film ve televizyon dizileri ile devam eden ve yönetmenlik de yapan Ünal, 2010’dan bu yana kurucusu da olduğu Drama İstanbul Film Atölyesi’nde yöneticilik yapıyor. Ünal, 2012 yılında Metis Yayınları’ndan çıkan Bildiğin Gibi Değil kitabının belgeselleri için esin kaynağı olduğunu söylüyor:
“Rojin (Canan Akın) ve Funda (Danışman), 19 kişiye 1990’lı yıllarda çocukken yaşadıkları deneyimleri anlattırmıştı. Anlatıcıların tamamı da Kürt olmanın çok çok ağır bedellerini, kendilerinin ve toplumlarının nasıl ödediğinin tanıklığını yapıyordu. Atölyemizin diğer kurucu ortağı Serpil’e (Güler) gösterdim kitabı. Bu kitabı binlerce kişi okuyabilir ama film olursa yüzbinler izler. Çözüm sürecine böyle katkı yapabiliriz, belgesel yapalım diye düşündük. Kitabın haklarını satın aldık ve yolculuk başladı.”
Yola çıkarken, 10 yönetmen 10 çocuğun öyküsünü anlatsın diye düşünmüşler. Ancak yönetmen sayısı beşe düşmüş. “Yazarlarla birlikte bize öykülerini anlatacak kişilerle tanışmak için bölgeye gidişimizde bir gerçeği fark ettik. Kitaptaki gibi 1990’larla sınırlı kalamazdık. 2000’leri, 2010’ları da ele almamız şarttı” diyen Ünal, proje danışmanı Yavuz Ekinci ve Diyarbakır Sarmaşık Derneği yöneticilerinin katkıları üzerinde önemle duruyor. Çocuk, her yerde ‘çocuk’ olmuyor. Belgeselde hissedilen duygu bu. 17 yaşındaki İmren, Güneydoğu’da akan zamanı anlatırken yaşından daha büyük olmanın neye benzediğini gösteriyor: “Güneydoğu’da, hele de 90’lı yıllarda dünyaya gelmişseniz, sadece bebekliğinizi yaşarsınız, 1 ve 5 yaş arasında çocuk olursunuz. 6 yaşından sonra sen artık büyüksün. 15’ten sonra zaten 40 yaşındasın.”
Belgeselde anlatılan her öykünün, yaşanan her tanıklığın herkesi derinden etkilediğini ifade eden Ünal, “Belgelin şu ana kadarki gösterimleri de emeğimize değdiğini kanıtladı” diyor. Belgesel kısa bir süre sonra internetten izlemek de mümkün olacak.