Tribün coşkusunun tavan yaptığı maçta, F.Bahçe oyuna tuhaf başladı... Savunma top çıkaramıyor, orta saha ortalığı çekip çeviremiyor, ileride ayağına top alan çarşafa dolanıyordu. Bursa sakin, hatta kendinden emin görünüyordu. İlk atağında golü buldu.
F. Bahçe 5 dakika kadar sonra penaltıyla skoru eşitledi ama; (VAR’a danışıldığı halde), o penaltının veriliş kararına kanım ısınmadı. Çelme mi var, itme mi var; anlamadım.
***
1-1’den sonraki F.Bahçe silkinişi, kısa bir süre sonra öne geçişi de sağladı. Oyun tempo ve heyecan kazanmakla birlikte, gerilim de yüklendi. Futbolcular arasında sert girişler çoğaldı.
Ayew’in Türkiye’deki daha ilk maçı, hatta daha ilk dakikaları olmasına rağmen; her tartışmanın içinde olması garibime gitti.
F.Bahçe’nin ilk yarıdaki futbolu gözüme çok karışık geldi. Ne yapmak istediğini, taktiğini, sistemini çözemedim. Daha çok karmaşa vardı.
Cocu’nun kokusunu-dokusunu algılamakta zorlandım. Çalışıyorlar gibi görünüyorlardı ama, neyi başarmaya çalıştıklarını anlamıyordum. Volkan, orta saha yakınına kadar top sümeye kalktı. Kafam karıştı.
***
Vallahi; ne eski F.Bahçe şimdi de sürüyor diyeceğim, ne de yeni F.Bahçe ortaya çıktı diye iddia edebileceğim. İkisini de göremedim.
Goller kaçıran Ayew ve Barış gelecekte iyi olacak gibi... Hakemin VAR sisteminden destek alması için, çok süre harcadı. Oyun, olması gerektiğinden çok daha fazla durdu. Seyirci tepkisi oluştu. Hakemin önce penaltı çalıp, pozisyonun aslında ofsayt olduğuna karar vermesi; yeni VAR düzeninin sürprizlerindendi. Alışmak zorundayız.
F.Bahçe ise, “Eh işte” kıvamında...