Türkiye demokrasinin işlediği bir ülke. Rejiminiz demokrasiyse, ekonominizin de liberal olması gerekir. Bu da sermayeye açık olduğunuz anlamına gelir. Yabancı sermaye ne kadar çok gelirse, ekonominizin büyümesi o kadar büyük ve hızlı olur.
Bugün İstanbul, Bursa, Konya gibi illerimizde ciddi bir Arap sermayesi var. Hatta İstanbul estetik cerrahi, sağlık ve turizmi açısından Arap turistler için bir ilgi merkezi oldu. Saç ektiren, estetik ameliyat olan, yağ aldıran birçok Arap İstanbul sokaklarını arşınlıyor. Bir sanatçı müsveddesi sokaklarda Arap turist görmekten bıktığını ve hiçbirini görmek istemediğini utanmadan yazabildi. Bu işin sol, sosyalist, ulusalcı zaviyeden görünen bakış açısı.
İşin bir de İslamcı bakışı var. Solun marjinal kısmı nasıl sermayenin Arap olanına düşmansa, bir de Yahudi ve Batı sermayesi düşmanlığı yapan İslamcılar var. İkisi de aynı kafa yapısı. Paranın iki yüzü gibi, biri yazı diğeri tura.
Son günlerde Coca Cola’nın son reklam filmi üzerinden her zaman ısıtılan bazı komplolar yeniden revizyona girdi. Bunlardan biri de Coca Cola’nın İsrail’e yardım ettiği ve Filistinlilerin şehit edilmesinde Coca Cola’nın dahli olduğu yönünde. Bu çok ciddi ve sürekli söylenen bir şey. Peki aslı var mı? Varsa buna niye tedbir alınmıyor?
Türkiye’de Coca Cola 3 bin kişiye dolaylı, 30 bin kişiye de doğrudan iş sağladığı resmi rakamlarla mevcut. Öte yandan Filistin’de de Coca Cola fabrikaları var. Üç fabrika, biri Gazze’de olmak üzere 7 satış ve dağıtım merkezi var. 3.500 Filistinli aile buradan ekmek yiyor.
Eğer Coca Cola gelirlerinin bir kısmını İsrail’e aktarıyor ve Filistinli çocukların ölümünden sorumluysa o zaman Filistin yönetimi Coca Cola’yı niye ülkeden kovmuyor? Kendi katillerine mi aşık? Bu yazıdan dolayı bana küfür edenler olacaktır ama ne yazık ki bu tür iddialar spekülasyondan öteye geçmiyor. Bu iddia gerçekse, Coca Cola uluslararası ceza mahkemelerinde yargılanmalı ve gereken yaptırımlar uygulanmalıdır.
1999’da Öcalan yakalandığında İtalyan mallarını boykot etmiştik. Sonra İtalyan mallarını kullanmaya devam ettik. Tatil için yabancı ülke sıralamasında İtalya halen başı çekiyor. Ermeni meselesinden ötürü Fransız mallarını kullanmaktan vazgeçelim dedik. Bir işe yaramadı. Sermaye düşmanlığının kimseye bir faydası yok. Tam tersi Türkiye gibi ülkeler ne kadar çok yabancı sermaye çekerse o kadar iyi.
Bizler bir ara twitter’a niye kızdık? Türkiye’de ofis açmıyorlar diye. Keşke dünyaca tanınan büyük firmalar, markalar gelip Türkiye’de çok fazla ofis açsalar. Keşke mesela Apple, Facebook, Microsoft gibi şirketlerin merkezi Türkiye olsa.
İşi bir de Yahudi düşmanlığına getirenler var. Bizim terör faaliyeti güden İsrail devletiyle problemimiz var, masum Yahudi vatandaşlarıyla değil. İsrail hakikatten katil bir devlet. Buna hiç şüphe yok. Eğer Yahudi şirketleri ülkemize sokmayacaksak, o zaman Facebook, Twitter kapansın. Yabancı sermaye ülkemize gelmeyecekse ya da buna karşı olanlar varsa, herkes bindiği arabayı, kullandığı telefonu, evdeki eşyalarının bir kısmından feragat edecek demektir.
Eskiden “cep telefonu kullanılır mı, bu görgüsüzlük, ben kullanmam” diyenlerin tamamı cep telefonu kullanıyor. Coca Cola içmeyelim deyip üç gün sonra bunu unutup içmeye devam ediyorlar. Rasyonel ve mantıkla hareket edilmesi zorunludur. Küba yabancı yatırımcıyı yaptırımlardan ötürü alamıyordu. Dünyanın en perişan ülkesiydi. Şimdi onlar bile bundan vazgeçiyorlar.
Çağlar, zamanlar değişiyor. Türkiye’ye birçok şirket yatırım için geliyor. Daha çok gelmesi hepimizin yararına. Eğer bir şirket suça karışıyor, milli güvenliğimizi tehdit ediyorsa, devlet gerekeni yapar. Tekrar ediyorum. Eğer Coca Cola bir Müslümanın ölümünden sorumluysa, o ülke devleti tedbirini almalı. Ama durduk yere temcit pilavı gibi aynı yalanlar söylenirse, bunun kimseye bir faydası olmaz. Kültür emperyalizmi kısmına gelince, burada yapılacak olan Coca Cola ya da benzer şirketleri kovmak değil. Sen kendi markanı oluşturursun. Eğer Coca Cola gidip Türkiye’de her şey düzelecekse, hemen yarın gönderelim, olsun bitsin.