Algı operasyonları...
Sürekli iç içe yaşadığımız, her daim saldırı altında olduğumuz, yeryüzündeki en etkili ve en tehlikeli harp yöntemi.
Bu harp kapsamında yeryüzünde uygulanan birçok taktik ve yöntem var.
Yazımda bu taktikler içinde günümüzle de ilgisi olan çok etkili olan bir algı operasyonu yönteminden bahsedeceğim.
"Ünlüler diplomasisi."
Doktor Bu Ne...
Kavram karmaşık gelmesin.
Esasen bu yöntem dünyanın her yerinde uygulanan, oldukça basit ve bir o kadar da etkili bir yöntemdir.
Uygulama şeklide oldukça basittir ve aldığı sonuçta bir o kadar etkilidir.
Uygulama yöntemine gelince...
Oyun Başlıyor...
Bu işte ilk yapmanız gereken diğerlerinde olduğu gibi hedef ülkeyi belirlemektir.
Sonrasında o ülkede size hizmet edecek kabiliyetli satılık karakterleri tespit edersiniz. Ardından bu karakterleri sanatçı, gazeteci kılığına sokup elinizdeki imkanları, medya gücünü kullanarak parlatır, şöhret yapar ve hedef topluma yedirirsiniz.
Bahse konu şarlatanları toplumda karşılığı olan bir kimliğe dönüştürdükten sonra bunlar üzerinden toplumu dizayn edersiniz.
Olay bu kadar basittir.
Düğmeye Basıldı...
Özellikle sanatçı görünümlü bu kişiler üzerinden düzeyli beraberlikleri, gündelik cinsellikleri, eş değiştirmeyi, her türlü namussuzluğu topluma yayarsınız ve böylelikle toplumu ayakta tutan aile yapısını bozar, ülkedeki ahlak yapısını yerle bir edersiniz.
Yine sanatçıyım diye ortalıkta gezinen bazı şaklabanlar üzerinden eşcinselliği, sapıklığı, sapkınlığı, topluma yayarsınız.
Popülerim diye ortalıkta gezinen bu kişilerden bazılarının boynuna haçı takar Hristiyanlığı yaymaya çalışırsın.
Örnekleri çoğaltmak mümkün ama buraya kadar olanlar yeter zira anlayan anladı.
Dünyanın her ülkesinde geçerli olan bu yöntem küresel çeteye çok getiri sağladı, hele ki ülkemizde.
Bugün dünyanın yaşadığı ahlaki çöküntünün, dünyada yayılan cinsel sapıklığın, dünyada aile değerlerinin yok olmasının yegâne sebebi budur.
Hiç mi Kusuru Yok...
Oldukça etkili olan bu yöntemin tek bir kusuru vardır.
Ciddi emek ister.
Düşünsenize her bir karakterle tek tek uğraşacaksın, her birini birbirinden karaktersiz hale getireceksin.
Sonra da oturup bu satılık karaktersizleri dizayn malzemesi olarak kullanacaksın, hedefteki toplumu formatlayacaksın.
Bunlar kolay işler değil.
Yemezler...
Küresel çete uyanık, asla bunları yönetmekle uğraşmaz.
Oturup uğraşacağına bütün bu satılık sürünün başına sürüyü yönetecek bir çoban getirir, bütün işleri o çoban üzerinden yürütür.
Mesele bu kadar basittir.
Zamanında Anlatmıştık....
Gördünüz mü komple teorisi değilmiş.
Daha önce anlattığınız bu olayların hepsinin sahada bir karşılığı varmış.
İspatı mı?
Ayşe Barım
Günümüz sanatçıları verdiği ifadelerde neler döndüğünü anlatıyor.
Ayşe Barımın dümenine girmeden, meşhur olmanın, televizyonlara çıkmanın, dizilerde oynamanın imkânı yok diyorlar.
Bu kadının onaylamadığı bir dizi senaryosunu televizyon kanallarına, platformlara kabul ettirmenin mümkünü yok diyorlar.
Evet, Görev Zamanı...
Diyelim ki Ayşe Barım'ın onayını aldın, dümenden sanatçı oldun ve diyelim ki güdümüne girdiğin Ayşe Barım seni meşhur etti.
Bütün bu aşamaları geçip meşhur olduğun çizgide kalmak istiyorsan Ayşe Barım'ın bütün söylediklerini yapmak zorundasın.
Sıkımı, Barım geziye git diyecek de sen ben sanatçıyım ne işim var orada, gitmem diyeceksin.
Sıkımı orman yangınında önüne konan yalan ve iftira dolu tweetleri atmayacaksın.
Çoban Kim Dersiniz...
Bu dümene girmeden öyle sanatçı olmak meşhur olmak hak getire.
Bunu aylarca, yıllarca anlatmaya çalıştım ama başaramadım. Zira anlattıklarım çok uçuk geldi insanlara.
Şimdi aynı şeyleri Ayşe Barım'dan şikayetçi olan sanatçılar anlatıyor, ifadeye çağrılanlar bu camiada dönen dolapları ifşa ediyorlar.
Bu olaydan ne anlamalıyız?
Günümüz çobanı Ayşe Barım'mış.
Anlayacağınız olay bu.
Şu ana kadar kamuoyunun bildikleri daha buz dağının ucu, turpun büyüğü heybe de saklı.
Bu arada unutmadan, gerçek sanatçı, gazeteci olanlar başta tacı, lafımız onlara değil elbette.