Taksim Gezi Parkı’nda başlayan eylemlerine ‘uluslararası destek’ten söz edilirken en çok ‘9 saat canlı yayın yapan’ CNN’in adı geçti. 16 Haziran Pazar günü, Başbakan Erdoğan İstanbul Kazlıçeşme’de yaptığı mitingde, genişletilmiş meydanı ve bağlantılı caddeleri dolduran yüzbinlerce kişiyi göstererek, “Uluslararası medya bunu da gizleyin. Hadi bakalım. BBC, CNN, Reuters... Günlerdir yalan haber ürettiniz. Türkiye’yi dünyaya farklı gösterdiniz” diye seslendi.
Bu ses, ertesi gün CNN’in internet sitesinde yankılandı, ancak CNN bir başka ‘hata’yla bu sesi ‘taçlandırdı’. Kazlıçeşme’deki yüzbinleri gösteren fotoğraflar, “Türkiye’de hükümet karşıtı protestolar”başlığıyla verdi!
17 Haziran pazartesi günü şirketin Atlanta’daki merkezinde Erdoğan’ın tepkisine neden olan Türkiye yayınlarıyla ilgili çalışma başlatılması kararı alındı. Yayınlar gözden geçirildi, Türk medyasında yer alan hükümetin eleştirileri toplandı. Türkiye’deki eylemlerle ilgili yayınların süresinin uzunluğu, tarafsızlık, objektiflik ve haber dili konusundaki eleştiriler değerlendirildi. Ve bir yayın temsilcisinin Türkiye’ye giderek hükümet yetkilileriyle bizzat görüşmesinin daha yararlı olacağına karar verildi.
Randevu, basın yayından sorumlu Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’tan istendi. Arınç, Başbakan Erdoğan’ı bilgilendirdikten sonra Basın Yayın Enformasyon’a talimat vererek, CNN International’ın Gezi yayınları dosyası hazırlattı.
28 Haziran Cuma günü randevu günü Atlanta’ya bildirildi. 2 Temmuz pazartesi günü, CNN İnternational’ın Kıdemli Başkan Yardımcısı Parisa Khosravi, Başbakanlık’a gelerek Arınç’la 1.5 saat süren bir görüşme yaptı. 24 yılda CNN International Kıdemli Başkan Yardımcılığı’na yükselen İran asıllı Parisa Khosravi, bugün dünya çapında 200’den fazla büro ve ortaklığı yönetiyor. Bu konumu nedeniyle toplantıda ‘söz sakınılmadı.’
CNN İnternational’ın Gezi olaylarıyla ilgili TV ve internet sitesindeki yayınları fotoğraf ve video olarak Khosravi’nin önüne konuldu. Yanlış bilgilere dayalı haberler ve abartılı yorumlardan örnekler sıralandı. Olaylar, eylemciler, katılımcı örgütler, yaralanan, gözaltına alınan ve tutuklananlarla ilgili gerçek veriler iletildi; bu verilerin haberler yapılırken de ulaşılabilir bilgiler olduğu vurgulandı. Şu soruların altı özellikle çizildi: “Böyle bir kitlenin eylemi ‘devrim’ veya ‘Arap Baharı’ diye nitelenebilir mi? Wall Street eylemlerini ne kadar süreyle ve hangi başlıklarla verdiniz? Türkiye yayınlarınızla kıyaslayın. Biz bu kıyaslamayı yaptığımızda abartılı bir durumla karşılaşıyoruz. Aynı şey, aynı tarihlerde Londra’daki G8 karşıtı eylemler için de geçerli. Daha toplantılar başlamadan önce eylemlere polis sert müdahale etti, ilk günlerde gözaltı sayısı Türkiye’den fazlaydı. Ama CNN ve BBC gayet serinkanlı haberler yaptı. Türkiye’deki olaylara daha heyecanlı bir bakış var. Biz Türkiye Cumhuriyeti hükümeti olarak yaklaşık 11 yılımızı demokratikleşmeyle geçirdik, hala yapılacak şeyler var ve bunlar üzerinde çalışıyoruz. Basın özgürlüğü de bizim için birinci sıradadır. Taksim, Ankara ve diğer şehirlerdeki eylemleri pek çok kanal her gün saatlerce yayınladı. Aralarında provokatif yayınlar da vardı ama müdahale edilmedi. Ancak habercilik reflekslerini aştığını düşündüğümüz durumlara da tepki gösterdik. CNN International gibi deneyimli bir kurumun tek taraflı ve abartılı yayın yapmasına tepkimiz de bu yüzden.”
Khosravi, haberlerle ilgili suçlamalara karşı savunma yapmadan dinledi ve not aldı. CNN’in habercilik kaygısıyla hareket ettiğini, ancak Türkiye’nin kaygılarını da gözeteceklerini, haberlerde kastı aşan bir durum olup olmadığını inceleyeceklerini belirtti. Sadece, Kazlıçeşme mitinginden fotoğrafların “Türkiye’de hükümet karşıtı gösteriler” başlığıyla verilmesi konusunda, “Kasıt yoktur ama bir hata olmuş” diyerek özür diledi.