HSYK’nın, aralarında özel yetkililerin de bulunduğu bazı savcıların yerini değiştirmesi “özel yetki ayarı” diye haberleştirildi dünkü gazetelerde. Elbette HSYK’nın özel yetkilerin “yetki sınırını aşmak için” kullanılmasına karşı atabileceği adımlar var. Ancak görev yeri değiştirmek onlardan biri değil. Velev ki olsa, en etkisizi olurdu... HSYK, savcıların bugüne kadar “usul”e ilişkin hatalarını en aza indirmek için örneğin başsavcıları savcılar üzerinde daha fazla etkili kılabilir, usul konusunda savcılara daha net sınırlar çizebilir.
Ancak hükümetin kastettiği bu değil. Biraz ilerisi...
Ancak bu “ileri önlem” ihtimali, daha taslağı bile ortaya çıkmadan “ölüm-kalım meselesi” olarak addedildi; “Özel yetkileri alsanız da bizi durduramazsınız” imalı, kendi çapında “Yüce Divan” tehdidine kadar vardırılan tepkilere neden oldu.
Hükümet henüz ileri gitmeden bu kadar ileri sözler sarf etmek ayrıca analize muhtaç olabilir. Ancak biz Ankara’da CMK 250. madde konusunda son durumu, hükümetin tutumunu ve olacaklara ilişkin güçlü ihtimalleri belirterek, kafaları netleştirmeye çalışalım.
1- Savcılar ve mahkemelerin özel yetkileri “görev ve yetkilerini aşacak şekilde” kullanmasının önlenmesine ilişkin neler yapılabileceği Adalet Bakanlığı’nca araştırıldı. Dünyadaki örnekleri, Türkiye’deki durum, hatalı bulunan örnekler ve bunlara karşı atılabilecek adımlar “istenen” ve “istenmeyen” sonuçları ortaya konularak raporlandı. Çalışma, bir yasal düzenlemenin ön hazırlığı olarak “çok seçenekli” yapıldı.
2- Bu çalışma, Başbakanlık’a gönderildi. Burada ilgili bakanlıklar ve yasa hazırlamakla görevli yetkililer tarafından masaya yatırıldı.
3- Değerlendirmeye alınan ihtimaller konusunda parti yetkilileri de bilgilendirildi, görüşleri alındı.
4- Başbakanlık’taki değerlendirme henüz bitmedi, devam ediyor. Gerekirse Adalet Bakanlığı’ndan ek çalışma istenebilecek.
5- Bu aşamada Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “CMK 250. madde konusunda bir yasa tasarı veya taslağı yok. Konu üçüncü veya dördüncü yargı paketlerinin içinde de değil” sözleri doğru. Özel yetkiler konusu iki yargı paketinden ayrı değerlendiriliyor ve henüz bir tasarı veya taslak haline getirilmiş değil.
6- Hükümet, CMK 250. madde değişikliği konusunda bir yöntem üzerinde karar verdiğinde bunu iki yolla yapabilecek. Ya hükümet tasarısı olarak TBMM’ye gönderilecek ya da milletvekillerinin imzasıyla önerge verilerek başka bir yasayla birlikte çıkarılacak. Bu durumda 250. madde değişikliğine ilişkin önergenin Üçüncü Yargı Paketi’ne ekleneceği tartışması var Ankara’da. Ancak “Bu kadar önemli bir değişiklik önergeyle değil hükümet tasarısı olarak ayrıca Meclis’e getirilmeli” diyenler de ağırlıkta. Ve ikinci olasılık daha yüksek.
7- Özel yetkilerin sınırlandırılması konusunda hükümette ağırlıklı görüş şu: Sürmekte olan darbe, çete ve terör davalarını olumsuz etkilemeyecek; bu alanlarda olası soruşturmalar veya devam eden soruşturmaların daha derinlere inmesi ihtimalini de göz önüne alarak, savcıların elini zayıflatmayacak. Ancak savcıların MİT Müsteşarı’nın ifadeye çağrılması veya gözaltılarda, tutuklamalarda daha hassas davranmaları sağlanacak; Türkiye’yi AİHM önünde zor duruma düşüren davalara sebebiyet vermeyecek kararlar almaları için daha çok takdir yetkisi tanınacak. Bu da bir yanıyla, örneğin, mümkün olduğunca tutuklama dışı önleyici tedbirler alınması demek.
8- Devam eden CMK 250. madde değişikliğine ilişkin senaryoların hiçbirine dair tek bir madde bile basına sızdırılmıyor. Hükümet, darbecilerle, vesayet odaklarıyla, terörle ve çetelerle mücadele konusundaki tutumunun bir “güven kaynağı” olarak görülmesini istiyor ve özel yetkilere ilişkin düzenleme yaparken samimiyetinin sorgulanmasına tepki gösteriyor.
9- Başbakanlık’taki değerlendirmenin bir yasa tasarısına dönüşmesi TBMM’nin tatile çıkmasından önce beklense de, tatil sonrasına da kalabilir.