Cumartesi günü (29.08.2015) yayımlanan “Gör, görmen gerekeni” başlık yazım üzerine, devletin istihbarat raporlarında Fethullah Gülen Terör Örgütü’nün yayın organlarından biri olarak nitelendirilen Zaman Gazetesi yazarlarından Mümtaz’er Türköne bir elektronik mektup gönderdi.
Kısa mektubunda Türköne, uzun cezaevi yılları için geçmiş olsun dileklerini ilettikten sonra, çizmeli-katranlı yazısını, iki isim vererek “sazanlar” için yazdığını, bir sonraki yazıda bu ifâdelerinin izahını yaptığını ve mevzunun bittiğini söylüyor. Benim de, sonraki yazıyı okumadan mezkûr yazıyı yazdığımı düşünüyor ama yanılıyor, bahsettiği yazıyı okudum!
Yazılarımı gazeteye göndermeden önce, eğer birisi hakkında yazmışsam, iddialarda bulunmuşsam son kez “söylemiş midir, yazmış mıdır” diye kontrol eder, kalbim mutmain olmuşsa yazıyı gazeteye gönderirim. Mümtaz’er Türköne’nin de o gün yazısını okudum, hangi örgüt bünyesinde hangi gazetede yazdığını da göz önüne alıp, Türköne ‘lâtife’ yapıyor olsa bile Fethullah Gülen Terör Örgütü’nün neler yaptığını iyi bildiğimden yazımı gönül rahatlığıyla gazeteme gönderdim.
Neden bahsettiğimden haberi olmayan, mezkûr yazıları okumamış okurlar için özetleyeyim: Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül, Batı’nın çıkarları için Müslüman Anadolu halkını birbirine düşürmeye çalışan aydıncıklar için önleyici tedbirler alınması gerektiğini yazınca, FGTÖ’nün yayın organında Mümtaz’er Türköne “Bana çizmelerimi giydirmeyin” karşılığını verdi. Aynı makale içinde Türköne çizmelerini giyerse ne yapacağını da, mukaddes İslâm şeriatını karikatürize eder bir üslûpla anlattı: “Önce çıplak vaziyette katrana batırılacak, sonra elleri arkadan bağlı eşeğe ters bindirilip memleketin orta yerinde teşhir edilecekler. Adaletin terazisini tersine çeviren zorbalar ise ayak parmaklarının üzerinde yükseltilip, dükkânlarının kapısına kulaklarından çivilenecek”. Gelen tepkiler üzerine Türköne, bana gönderdiği elektronik mektupta da bahsettiği “Harbî delikanlı mı” başlıklı yazısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a biat etmeyen herkesin yok edileceğini, ortalığın çamurdan geçilmediğini, “çizmeleri giymek” metaforunu da bunu için kullandığını yazmış ve Türköne için mevzu kapanmış!..
Mümtaz’er Türköne’nin “ortalık çamurdan geçilmediğinden çizme giyilmesi gerektiğine” dair görüşüne maalesef katılamıyorum. Çünkü, Türköne’nin bulunduğu yer itibariyle çizme sadra şifa olmaz. Hatta Türköne’yi balıkadam elbisesi bile kurtaramaz! Düşman gördükleri kişilerin en mahrem görüntülerini çekmekten imtina etmeyen, bununla da yetinmeyip banyolara gizli kamera yerleştirip hanımlarının, çocuklarının görüntülerini arşivleyen sapıklar arasında dolaşırken çizme giymenin ne faydası olur Sayın Türköne!
Fethullah Gülen’e harbî delikanlıca sorabilir misin Sayın Türköne, insanların çocuklarının mahrem görüntülerini çekip şantaj yapmanın hangi ahlâk anlayışında olduğunu?
Fethullah Gülen’e harbî delikanlıca sorabilir misin Sayın Türköne, bu mahrem görüntüleri neden Amerika Birleşik Devletleri’nde depoladığını?
Fethullah Gülen’e harbî delikanlıca sorabilir misin Sayın Türköne, neden devleti ABD-İsrail çıkarları için ele geçirmeye çalıştığını?
Fethullah Gülen’e harbî delikanlıca sorabilir misin Sayın Türköne, 28 Şubat’ta Müslümanlara zulüm edilirken “Devlete itaat şart” diyerek devleti kutsayan, “Devlete karşı geldiğimiz” için bizlere işkence yapılmasına fetva verirken şimdi kendisi neden devlete karşı geldiğini?..
Sorular çok Sayın Türköne, önce şu soruların cevabını alalım, cevaplar üzerinden mevzu konuşmaya devam ederiz.
Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı gözünüzü kör etmesin. ABD-İsrail foseptik çukurundan insanlara necaset bulaştırmayın. Erdoğan’ın da her fâni gibi hataları vardır ama bir Fethullah gibi vatanını ABD-İsrail’e peşkeş çekmiyor. Onun için de hedef tahtasında. ABD, İsrail, İran ve alt kolları Recep Tayyip Erdoğan’ın devrilmesini istiyorsa benim safım bellidir. ABD, İsrail ve İran’ı karşına alıp gideceğin yol doğru yoldur. Müslüman Anadolu halkı da işte bu hissiyatla Erdoğan’ı destekliyor. Yarın bir gün Erdoğan da safını değiştirirse, size gösterdiğim tavrın aynısını gösteririm.
Benim tarafım, ne şu, ne bu; sadece İslâm!..