'Tusuba sa’ çocukluğumun en çok izlenen çizgi filmlerinin başında gelen karakter. Çizgi film sonrasında onun gibi bir gün gelir top oynayabilir miyim düşüncesi ile kurduğum hayaller... Mahallede arkadaşlarla yapılan maçlarda etkisinde kaldığım karakterin davranışlarını sergilemeler...
He-Man gibi olmaya çalıştığım zamanları ise buraya yazıp yazmama konusunda kararsızım. Çocukluğumun yürüyüşünde izler bırakmadı değil hani. Güç bende artık diye kaç kez bağırdım büyüdüğüm sokaklarda sayısı belli değil.
Yardımsever ve tatlı gülüşü ile yeşilliklerin içinde kalbimizi ısıtan Heidi karakterinin iç yüzünü anlatan gerçek yaşamların hikayesini öğreneli ise daha çok olmadı. İsviçre’nin toplumsal tarihinde hatırlamak istemediği bir gerçeğin simgesi olan bir çizgi filmin hikayesinin bize çok sıcak gelmesi de manidar aslında. Çocuk kölelerin mazlum hayatlarında yaşanan gerçeği bilmeden o karaktere ve senaryoya bizden biri gibi sahip çıkmak, sanki yaşanan acı gerçekleri hissetmiş gibi o kahramana yakın durmak...
‘Tusuba sa’ karakterinden sonra başladı aslında yabancı futbolcuları takip edip onların isimlerini sokakta kullanmanın arkadaşlarıma karşı bir üstünlük aracı olacağını düşünmem. He-Man karakterinin arkasından gelen Rambo’nun sadece yabancı devletlerde yetişen özel savaşçılar olacağına da inanmıştım. Gençliğe adım attığımda yabancı kızların Türk kızlarına oranla daha nazik ve insancıl olduğunu düşünmeme de Heidi karakterinin etkili olduğunu söylesem saf olduğum ortaya çıkar mı bilemedim şimdi.
Çizgi film karakterlerinin çocuklar ve hatta yetişkinler üzerindeki etkilerinin olduğuna dair çalışmalar hem ülkemiz üniversitelerinde hem de diğer dünya ülkelerinde bir hayli araştırılmış. Olumlu etkilerinin yanında olumsuz etkilerini de ortaya koyan çalışmalar yok değil. Yıllardır klişe tespitler arasında olan kültürel asimilasyonun yabancı filmler veya dizilerle kültürümüzü etkilediğine dair yapılan tespitlerin gerçekçiliğini sorgulamaktan ziyade kendi kültürümüze ait örnek alabileceğimiz bir çizgi film kahramanımızın olmaması da manidar.
Bir zamanlar ülkemizde siyasileri ve din adamlarını senaryoya aktarmadaki mizahın ucu kaçmış olacak ki artık yeni yetişen nesillere bu camiadan birilerinin yaşamını perdeye aktarsak da model olarak göstermek kolay olmayacak. Anıtkabir’de dua mı edilir diye yaklaşım sergileyenlerin çocuklarına artık çizgi film dünyasında bir Yunus Emre ve Mevlana karakterini nasıl kabul ettirebiliriz bu da ayrı bir konu. Batı tarzında çizgi film karakterlerinin kırtasiye malzemelerinden ev eşyalarına, giysilerden yiyeceklere kadar her yerde olması da kendimize ait bir karakterin oluşumunu engelleyen diğer bir faktör olarak görülebilir.
Batı tarzında çizgi filmlerin bizde bıraktığı etkileri kendi dünyamda ele alırken aslında batının çizgi film dışındaki senaryolarında bile başka ülkelere yardım eden ve sözde özgürleştiren çekimleri aklıma geldi. Bu tarz filmlerde o ülkenin içinden kendilerine yakın duran ve yardım eden insanları (bu insanlar için kendi ülkesini satanlar olarak da adlandırılabilir) bulabilme marifetleri de gözlerden kaçmıyor.
Küçük film karakterleriyle kendi kültürlerine karşı özellikle Müslüman olan milletlerin bakışını yumuşatmaya çalışan bir düzen söz konusu desek komplovari olarak görülebilir. Bu düzen Müslüman ülkelerin içinde yetişen nesiller için istediğini alabildi mi tartışılır ama artık çok tepki çekmeyeceğine kanaat getirmiş olacaklar ki gerçekte Müslümanların başına yağdırdıkları bombaları artık çizgi film senaryosunda adı geçen bir halka karşı yapabilmenin hesabı içine girdiler. İslam dininin Peygamberini karalamakla başlayan sürecin çizgi filmini ve karikatürünü oluşturduklarında da destek gören zihniyetin Müslüman bir topluluğu çizgi filmde ne kadar itici gösterdiklerini tahmin etmek zor olmasa gerek. Ne de olsa hala emlak zengini ama İslam düşmanı Trump’ın adını ülkesinde gökdelenlere veren Müslüman ülkeler var.
Trump’ı destekleyenlerin % 45’i çizgi filme konu olan Agrabah halkının bombalanmasını istemesi de bizim Trump’çılar için sorun değil. Biz onlardan etkilenmeye devam ederken onlarda bizi çizgi filmlerdeki halimizle tanıyıp süreci bombalamaya kadar götürmeye devam etsinler!
Artık Tusuba sa, He-Man ve Heidi yok. Yenilerinin de adını yazmayayım artık siz tahmin edin. Bu arada Star Wars çılgınlığı da başladı. Haydi hayırlısı!