İstanbul’un Anadolu yakasıyla Avrupa yakasını birbirine trenle bağlayan ‘Marmaray’ üzerine yazıp çizilenleri okuyunca “Bize ne yahu?” diyenlerden misiniz? Canınızı sıkacak kadar çok sayıda haber ve yorum çıkıyor, biliyorum; ama ne olur, olanı önemsiz bulmayın...
Marmaraysadece İstanbulluları, hatta sadece Türkiye’de yaşayanları değil, Adriyatik’ten Çin’e (Çin Seddi’ne değil, Çin’e) kadar dünyanın pek çok ülkesini ilgilendiriyor...
Çin de nereden mi çıktı?
Her gün göz attığım yabancı gazetelerin başında ‘China Daily’ geliyor... Geleceğe şimdiden ağırlığını koymuş, bunu iddialı görünmeyerek başarmaya çalışan Çin’de neler yaşandığını, hangi düşüncelerin yeşerdiğini anlamak için...
Orada çıkan konuyla ilgili haberin başlığını birlikte okuyalım: ‘Türk tüneli Çin’e Batı Avrupa’ya ulaşmak için yeni bir yol açıyor’.
Pekin’deki Jiaotong Üniversitesi’nden demiryolu uzmanı bir profesöre danışmış gazetenin muhabiri Zhao Lei, Prof. Yang Hao da, “Marmaray’ın açılması, Avrupa ile Asya arasındaki demiryollarına hizmet vermesiyle birlikte, iki kıta arasındaki seyahat çok kısalacak” demiş ve eklemiş: “Çin’le Batı Avrupa’yı bağlayan Rusya üzerinden geçen mevcut güzergahtan çok daha kısa; kargo taşımacılığına da yeni seçenekler sunuyor...”
Batı Avrupa’ya Çin’i bağlayan üç güzergah varmış, bunlardan ikisi Sibirya’dan geçiyor, biri de Kazakistan’dan Rusya’ya uzanıyormuş... Marmaray’la birlikte, Rusya dışarıda kalacak, Kırgızistan, Kazakistan, Azerbaycan, Gürcistan ve Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaşılabilecekmiş...
Muhtemelen üçüncü köprüyle birlikte uluslararası demiryolu geçişi için Türkiye daha da tercih edilir...
Elin profesörü olaya global gözlükle bakıyor ve Marmaray’a Çin’den şapka çıkarıyor; bizde ise deneme dönemlerinde karşılaşılabilecek işletme hataları büyütülerek insanların akılları karıştırılıyor... Güzelim projelerin itibarını sarsarak ne elde etmek isterler, gerçekten anlamakta zorlanıyorum...
Artık İstanbul’un en büyük ulaşım yükünü omuzlamış görünen, her gün yüzbinlerce kişinin kullandığı, daha önce saatler süren yolculukları yarım saate indirmiş bulunan ‘Metrobüs’ ilk hizmete girdiğinde de aynısını yapmışlardı. O zaman da, tamamen işletme sürecinin başlarında yaşanabilecek basit hatalar “Metrobüsle yolculuk tehlikeli” sonucu çıkartılacak biçimde sunuldu gazeteler ve televizyon kanalları tarafından...
Türkiye’de övünülecek her yeniliğe karşı çıkmayı görev bilen bir kesim var; onların en iyi temsil edildiği yer de medya. Ülkeye başkalarından nereyse yarım asır sonra televizyon gelmesine karşı çıkmışlardı. Televizyonun renklenmesine de. Sis bastığında vapurlar çalışmadığı için Avrupa ile Asya arasında geçişlerin imkansız hale dönüştüğü İstanbul’da Boğaz’ın köprüyle taçlandırılmasına “İstemezük” bayrağını yine aynı çevreler açmışlardı. Marmaray karşıtlığını da onlar yaptı, Metrobüs karşıtlığını da.
Metrobüs, 17 Eylül 2007 tarihinde, önce kısa sayılabilecek bir hatta (Avcılar-Topkapı) hizmete girdi. Daha o gün, hangisi olduğunu tahminde zorlanmayacağınız bir gazete, olayı ‘Metrobüs kargaşası’ başlığıyla duyurdu okurlarına.
Okuyalım: “Özel yapılan metrobüs hattının başlangıç ve bitişindeki dönüş rampaları yapılmadığından metrobüsler, dönüş için O-1 Karayolu trafiğine girmek zorunda kaldılar. Ağır giden metrobüsler trafiği aksattı. Metrobüsleri merak eden sürücülerin yavaşlaması yüzünden trafik sıkışıklığı yaşandı.”
Gazetenin en önemli yazarı, hani Marmaray için “Sizin yerinizde olsam binmem, güvenli değil” diye yazan arkadaş, sefere girmesinden bir gün sonra, ‘Metrobüs anayasası’ başlığı altında bir ‘kötüleme’ yazdı. Okuyalım: “Düzelteyim derken bozan, kaş yapayım derken göz çıkaran, ‘uçakla deveyi’ yan yana getirmeyi başaran arkadaşların, son iki marifetinden biri maalesef bu: Metrobüs. (..) Bindik bir alamete, U dönüşü yapacak yer yok.”
Yeniliklere karşı çıkıp hepsine karşı “İstemezük” cephesi oluşturuyor, sonra, ‘siyasiler medya ve gazeteciler hakkında olumsuz düşünüyor’ diye bağırıyorlar...
Metrobüs ve Marmaray olmasaydı şikayet ettikleri İstanbul trafiği nice olurdu?