Geçtiğimiz haftalarda medyada yayılan ‘Çin’de bulunan yeni Alzheimer ilacı’ haberi dolayısıyla yüzlerce mesaj ve e-posta aldım. Bilindiği üzere Alzheimer hastalığının kesin tedavisi yok. Elimizdeki mevcut ilaçlar ancak gidişatı bir miktar yavaşlatıyor ve mevcut semptomlara iyi geliyor. Son 10 yılda Alzheimer hastalığı tedavi çalışmalarına milyon dolarlar harcandı. Ama sonuç maalesef beklendiği gibi olmadı. En son piyasaya çıkan Alzheimer ilacı olan memantinin onay alma tarihi 2003. Yani yaklaşık 16 yıldır yeni bir molekül bulunamadı. Tedavi çalışmaları uzun yıllar sadece beta amiloid üzerinde sınırlı kaldı. Beta amilod plakları Alzheimer hastalığında beyinde biriken anormal proteinlerin oluşturduğu plaklar. Nedenin beta amiloid plakları olduğu düşünüldü. Orta ve ileri düzey hastalar üzerinde beta amiloid plaklarını yok eden ya da oluşumunu engelleyen moleküller denendi. Hatta 2000’li yılların başında, beta amiloid proteinine karşı geliştirilen bir aşı, son aşamaya gelmek üzereydi. Hayvan deneylerinde başarısını kanıtlayan aşı insanlara da uygulanmaya başlandı. En son çalışmada 298 hastanın 13’ünde meningo-ensefalit (beyin iltihabı) geliştiği için durduruldu. Hayvan deneylerinde bir problem çıkmayan aşı, insan üzerinde uygulanınca ölümcül sonuçlara yol açan beyin iltihabına neden olabiliyordu. Daha sonra bu hastaların otopsi ile beyinleri incelendiğinde büyük oranda beta amiloid plaklarından temizlendiği gözlendi. Ama bu hastalar yaşadığı süre içerisinde normal Alzheimer hastalığı seyri gösterdiler hatta beyni plaklardan tamamen temizlenen iki hasta ileri evre Alzheimer hastası olarak vefat etti. Yani aşı beta amiloid plaklarını temizlese de hastalığı tamamen engellemiyordu. O halde Alzheimer hastalığına sebep olan şey tek başına beta amiloid plakları değildi. Alzheimer hastalığında beta amiloid plaklarından başka tau yumakları adı verilen bir anormal protein birikimi daha gerçekleşiyor. Fosforilize tau üzerine de birçok çalışma yapıldı halen de devam ediyor. Ayrıca bu anormal proteinler beyinde iltihabi reaksiyona sebep oldukları için iltihabi reaksiyona yönelik de birçok çalışma yapılıyor. Üzerinde çalışılan molekül sayısı 100’ün üzerinde. 2012 yılında, ilaç firmalarının bir kısmı beklenen sonuçlar alınamadığı için Alzheimer hastalığına yönelik çalışmalara yatırım yapmayı durdurduğunu açıklasa da, Amerika için konuşursam, ABD hükümetinin sağladığı araştırma bütçesi ve daha da önemlisi gönüllü birçok iş adamının bağışları sayesinde çalışmalar devam ediyor.
Şimdi Çinli bilim adamlarının üzerinde çalıştığı yeni moleküle gelelim. Aslında üretilen ilacın dayandırıldığı teori çok yeni değil. Alman bilim adamı Dr. C. Brandscheid, 2017 yılında ekibi ile birlikte fareler üzerine yaptıkları çalışmada, beta amiloid birikimi ile barsak florası arasındaki ilişkiyi göstermiş ve Journal of Alzheimer’s Disease dergisinde yayımlamıştı. Barsaklarımızda normalde bulunan bakterilerin oluşturduğu yararlı ortama barsak florası denir. Normal barsak florası bağışıklık sistemini güçlendirir, yiyeceklerin sindirilmesine yardımcı olur, vücudumuz için yararlı bazı maddelerin sentezlenmesinde rol alır. Dr. Xinyi Wang ve ekibinin yaptığı çalışmada Alzheimer hastalığı oluşturulan farelerin barsaklarında Firmicutes/Bacteroidetes oranının belirgin miktarda arttığı gözlenmiş. Bu barsak flora değişikliğinin beyindeki beta amiloid plak birikimi ile ilişkili olduğu gözlenmiş. Bu bakterilerin metabolitlerinden olan fenilalanin ve izolösin isimli amiloidlerin artması, bağışıklık sistemi ile ilişkili Th1 hücrelerinin artmasına sebep olduğu saptanmış. Kan-beyin bariyerinden beyine ulaşan Th1 hücrelerinin, beyindeki mikroglial hücreleri artırarak inflamasyonu tetiklediği gözlenmiş. Yeni bulunan ilaç oligomannatenin, kandaki fenilalanin/izolösin dengesini ayarlayarak beyinde beta amiloid plak oluşumunu azalttığının kanıtları da aynı çalışmada yer alıyor. Biliyorum fazlaca teknik detay verdim ama en sadeleştirilmiş hali ile ilacın etki mekanizması bu şekilde. Oligomannate deniz yosunundan elde ediliyor. 818 kişi üzerinde 24 hafta boyunca denenen ve sonraki 36 haftalık sürede de takip edilen Alzheimer hastalarının zihinsel durumlarında iyileşme gözlenmiş. Bunun üzerine Çin’de koşullu olarak kullanım onayı alan yeni Alzheimer ilacı, tedavi stratejilerini yeniden gözden geçirmemiz gerektiğini gösteriyor. Washington Üniversitesi’nden Dr. David M. Holtzman yeni gelişmeyi umut verici olarak yorumlasa da aynı barsak flora değişikliklerinin Multiple Skleroz, Obezite gibi hastalıklarda da bulunduğuna dikkat çekiyor. İlacın etki mekanizması, barsak flora dengesizliğinin etkilerini düzenleme olmanın yanı sıra direkt beta amiloid plakları üzerinden etki edip inflamasyonu azaltmasının da olası mekanizmalardan birisi olabileceğini öne sürüyor. Tüm bilim dünyası bu ilacı ‘Alzheimer hastalığına çare bulundu’ şeklinde görmemek gerektiği, bu gelişmeyi Alzheimer hastalığının tedavi çalışmalarında yeni bir yol açıcı olarak düşünmenin daha doğru olacağı konusunda hemfikir.