Çin liderinin Moskova ziyareti en çok ABD'yi "rahatsız" etmiş.
Tabii haliyle yeni dönem ve bu süreçte Ukrayna kozunu halen kapatamamış "Batı ittifakı" da var karşımızda.
Polonya neredeyse "isyan" noktasında...
Neden mi? Hesaplar istedikleri "raya" henüz oturamadı.
"Rusya battı..." denildikçe, Putin kendine yeni "rota" belirleyen süreci pekiştiriyor.
Avrupa günün "kaybedeni" olarak tarihe geçme yolunda.
Ukrayna parçalanırsa, Polonya kendisi için "arzuladığı" parçayı koparmanın peşinde...
Görüldüğü kadarıyla kimsenin, "Ukrayna halkı ne yapar, ne eder?" Gibi bir derdi yok!
Sosyal medya "kahramanlıkları" süreci de bir yere kadar inandırıcılığını koruyabilir.
Günün sonunda "realite" tokat gibi herkesi "hayal dünyası"ndan uyandırmaya hazırlanırken...
Çin'in yapacaklarına iyi bakmalıyız.
Dost ve düşman tanımını da "revize" etmek zorundayız.
Çünkü yeni dönemde "ezberler" bozuluyor...
Suudi Arabistan ile İran arasında görüşmelerin olacağı haberleri bile "ezberlerin" bozulacağına dair kanıttır...
İran içerisine yönelik "iç siyaset kalkışması" ve dışarıki destekler de; İran-Çin ilişkileri içindi.
Herkes Rusya-İran "dayanışmasına" odaklanırken, esas perde arkasındaki Çin-İran dayanışmasını "gözden" kaçırmamalı.
Tabii Çin-Türkiye'nin, Suriye "politikalarına" da karşı.
ABD, Türkiye'nin PKK/YPG hattına engel olduğu için, Suriye içinde bulunmasından "rahatsız".
Çin ise direk, Esat destekçisi olduğu için; Türkiye'nin orada "varlığını" kabul etmiyor.
Bakıldığında, "söylem birliği"ne; Çin, İran ve Esat arasında, daha net bağlantı kurmamız mümkün.
Rusya bunlara kıyasla, Türkiye "politikalarına" daha yakın.
Her ne kadar kendi milli çıkarları sözkonusu olsa da, aralarında zorluklar olsa da, "anlaşabilecekleri" çok konuların olduğu iki taraf; Rusya ve Türkiye'dir...
Şimdi bakıldığında, her kesin elinde "baltalar" var.
O nedenle mümkün olanı elde "etmeye" bakacağız.
ABD tek kutuplu dünya "patronu" olacak(!) diye, heyecanına ortak olmak "zorunda" değiliz.
Amma tabii Çin ile ABD arasındaki kapışmada da, arada kalan olmamalıyız!
Ukrayna sürecine direk taraf olarak sokulmamız çok istendi. Başkan Erdoğan'ın siyasi "aklı" ve "basireti" ile bu süreci zarar almadan atlatıyoruz.
Giderek daha da "şiddetlenecektir".
O nedenle Türkiye için de "seçimler" önemlidir. Türkiye'yi Suriye yapmak isteyen küresel İttifak, milli senaryoya karşı isyan halinde.
HDP "kozunu", bir de buradan yorumlayayım...
Büyük tabloda Türkiye "önem" arz ediyor.
Türkiye içinde ise küçük detaylar ile dizayn arzusu söz konusudur.
Büyük tabloya bakarken, içerideki konuyu "özgürlük" gibi hikâyelerle(!) "süsleyenlere" de dikkat derim.
Mesele yeni dünyada, Türkiye'nin geleceğidir...
Güçlü Türkiye, geleceğimizin garantisidir.
Böyle bir dönemde ise, Başkan Erdoğan eşittir, "Güçlü Türkiye...".