Galatasaray’ın galip oynadığı maçlarda oyunu sıkıntıya sokmak gibi özel bir becerisi var. 5-6 farklı kazanacakları maçı, son 5 dakikada ateşe attılar. Sneijder’in ayağından 4. golü bulunca rahat bir soluk aldılar. Hamza hoca elindeki futbolculara göre en iyi kadroyla sahaya çıkmıştı. Takım iştahlı ve istekliydi. Tribünlerdeki 34 bin 500 seyirci takımı sürekli destekliyordu. İlk 20 dakikada herkes gol diye her dakika ayağa kalkıyordu. Sarı-Kırmızılılar sürekli hem sağ hem de sol kanattan rakip kaleye iniyordu. Ancak gol Karabük kalecisi Abdülaziz’in büyük hatası sonucu geldi. 18 dışında topa kafayla vurdu, Yasin’in önüne düştü, o da G.Saray’ı 1-0 öne geçirdi. Golden sonra Karabük biraz toparlandı, Galatasaray’ın üzerine gelmeye başladı. İlk devrenin son saniyelerinde Karabük’ün attığı serbest vuruşu Muslera müthiş kurtararak Sarı-Kırmızılılar’ın soyunma odasına önde girmelerini sağladı.
Galatasaray ikinci yarıyla birlikte tekrar rakibinin üzerine geldi. Bu arada Galatasaray’ın savunma zaafları gerçekten inanılır gibi değil. Savunmaya çok iyi yardım eden Melo’nun ve stoper oynamayı öğrenen Semih takıma dönmeden defansın toparlanması çok zor. Galatasaray stoperde Koray’ı denedi olmadı. Futbolun sonbaharındaki Hakan Balta da yaraya merhem değil.
İkinci yarıda Sneijder sahneye çıktı ve gerçekten müthiş bir frikikle takımını 2-0 öne geçirdi. Umut’un golüyle Sarı-Kırmızılılar skoru 3-0’a getirince 4, hatta 5. gollerin de geleceğini sanmıştı herkes. Ancak 3-0’dan sonra G.Saray durdu ve birbiri ardına iki gol yedi. Çok rahat kazanacağı maçı resmen tehlikeye attı. G.Saray bir an önce Semih ve Melo’nun sahaya dönmeleri için seferberlik ilan etmek zorunda. Çünkü savunmanın bu zaafiyeti Karabük gibi ligin son sıralarında oynayan bir takıma karşı net bir biçimde görülüyorsa, deplasmanda oynanacak Trabzon, Beşiktaş ve Bursa maçlarında Galatasaray kalesi sadece Muslera’nın olağanüstü yeteneğine kalmış demektir.