Uygarlığın sağladığı olanakları, her türlü konforu ve lüksü etik bulmadığı için reddedip, kendi kendine yeterek, ortama uyum sağlamayı başararak yaşamaktır Sinoplu Diyojen’in felsefesi. Atina’ya giderek Anthisthenes’in öğrencisi olan Diyojen, dönemin kentsoylularının değerlerine tepki gösterir, konvansiyonlara uymaz. Bugünkü tüketim toplumunun vardığı noktada bir tür anarko-ekolojist olurdu.
Eflatun’un Çılgın Sokrates diye adlandırdığı nükteli ve hazırcevap Diyojen’in gündüzleri elinde bir fener ve yanında köpekle sokakları dolaşıp ‘insan aradığı’, içinde barındığı fıçının önüne dikilen Büyük İskender’e “Gölge etme başka ihsan istemem senden” dediği rivayet edilir... Bugün olsa popüler düşünür Zizek ve etrafındaki hayran çemberiyle dalga geçerdi ama kendi de fena halde medyatik olacağı için birçok politikacı barınağına gölge ederdi!
Gezici Festival 18. yılında Diyojen misali! Hem azla yetiniyor hem düzene başkaldırıyor! Zaten bunca yıldır konvansiyonel festivallerin havalı açılış kapanış törenlerini etik bulmaz, onlarla göz boyayarak boşa zaman, enerji ve para harcamaz, öncelikle programın içeriğini doldurur, fenerle film arayıp bulur! Her gittiği kentin dokusuna uyum sağlar, izleyici kitlesini yaratır, film kültürü aşılar ya da geliştirir. Film festivallerinin Diyojenidir!
Ankara Sinema Derneği, bu yıl da Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın mütevazı katkısıyla 30 Kasım-6 Aralık tarihleri arasında başkentte, 7-10 Aralık tarihleri arasında ise Sinop’ta açıyor Gezici Festival’in perdelerini. İki yanı da deniz olan eşsiz Sinop’un Valiliği, Belediyesi, Kültür ve Turizm Derneği de geçen yılki gibi coşkuyla kucaklıyor 18. Festival’i.
Bütçe mütevazı
Bütçesi mütevazı olduğu için geçen yıllardaki gibi Anadolu’da binlerce kilometre yol kat edemese de 18. Gezici Festival’in programı hiç de mütevazı değil, son derece parlak ve başarılı! Türkiye sinemasının en önemli isimlerinden, yalnız efsanevi bir aktör değil yönetmen olarak da vizyon sahibi olan Tuncel Kurtiz, Ankara Sinema Derneği’nin en büyük destekçilerinden biridir. Bu yıl da özel bir bölümle katkıda bulunuyor festivale; ‘Tuncel Kurtiz’in Bir Daha Bir Daha İzlediği Filmler’i sinemaseverlere sunuyor. Kurtiz, üstün bir yönetmenlik becerisiyle her yönden zengin bir içeriğe sahip, çok katmanlı yapıların birleştiği güçlü filmleri tercih etmiş.
Kurtiz’in seçtiği filmlerden Leopar/II Gattopardo, Luchino Visconti’nin Giuseppedi Lampedusa’nın aynı adlı romanından uyarladığı epik bir klasik. Tarihin çalkantılı bir değişim döneminde insan ilişkilerinin derinliğine odaklanan Leopar, sinema tarihinin de tartışmasız en iyi filmlerinden biri.
Bir başka büyük usta Elio Petri’nin imzasını taşıyan Her Türlü Kuşkunun Ötesinde Bir Yurttaş Hakkında Soruşturma/ Indagine su un cittadino al disopradiognisospetto ve Alain Tanner’in en sevilen filmlerinden 2000 Yılında 25 Yaşında Olacak Jonas/ Jonasquiaura 25 and el’al 2000. Tuncel Kurtiz’in izlemeye doyamadığı başka iki film. Yaygın anlamıyla müzikal olmayan ama müziğin dramatik yapılarının önemli bir faktörü olduğu Nashville (yönetmen Robert Altman) ve All That Jazz (Bob Fosse) bu bölümü tamamlıyor.
Büyüklere Şili’den filmler
Son yıllarda atağa kalkan Şili sinemasının en yeni örnekleri, ülkemizdeki ilk Larry Jordan Toplu Gösterisi, Ortadoğu yeniden savaşın eşiğine gelmişken hazırlanan Savaşla Büyümek, sanat ve düşün hayatımıza kitaplar da armağan eden festivalin yeni yayınını destekleyen Üretim Hatası, geleneksel Kısa İyidir ve Dünya Sineması bölümleri, Çocuk Filmleri: Hollanda bölümü ve tabii Türkiye sinemasının yeni yapımları 18. Gezici Festival’de izleyiciyi ‘çıldırtacak’ programı oluşturuyor.
Gezici Kitaplık, bu yıl teknoloji ve sinema ilişkisine odaklanıyor. Tül Akbal Süalp ve Burçe Çelik’in yayına hazırladığı, Bağlam Yayınları’dan çıkacak olan Devrim yahut Vasat: Üretim, Deneyim ve Teknoloji başlıklı kitap Aralık ayında satışa sunulacak.