Parkinson hastalarında gerek hasta şikayetlerinin hafifletilmesi ve gerekse kullanılan ilaçların etkinliğinin sağlanabilmesi için beslenme şeklinin çok önemli olduğu bilinir. Bu konuda uygulanması gereken beslenme programları Parkinson Hastalığı Derneği’nin internet sayfasında gayet güzel açıklanmış. Parkinson denince akla Parkinson hastalarında ilaç olarak kullanılan levo-dopa maddesi bakımından zengin bir sebze olan bakla geliyor. Ancak baklanın gelişigüzel kullanımının ilaçlarla etkileşerek bazı istenmeyen etkilere yol açabileceği vurgulanıyor. Bu nedenle hekimin önerileri doğrultusunda kullanılması öneriliyor.
Parkinson hastalığına yol açan nedenler arasında kalıtım ve çevresel etkenler öne çıkıyor. Özellikle çevresel etkenlerin yol açtığı oksidatif hasar ve yangı tepkimeleri nöronların (sinir hücresi) dopaminerjik bozulmasında başlıca rol oynadığı kabul ediliyor. Bu bakımdan antioksidan ve yangı giderici bileşenler bakımından zengin meyve ve sebzelerin tüketilmesinin parkinson hastalarından yararlı olması bekleniyor. Ancak Parkinson Hastalığı Derneği’nin internet sayfasında antioksidanların parkinson hastalarında yararlı olup olmadığı konusunda bir kanıt bulunmadığı şeklindeki bilgi dikkatimi çekti. Bu nedenle bu konuda bazı yeni bilimsel bulgulardan bahsetmek istiyorum.
TRABZON HURMASINDA DA VAR
Bilindiği gibi antioksidanlar denince aklımıza meyve ve sebzelerde bulunan polifenolik bileşikler (flavonoitler vd.) geliyor. Yapılan bir çalışmada 28 farklı flavonoitin nevrit (sinir hücrelerinin oluşturduğu akson benzeri sitoplazmik uzantı) farklılaşması üzerinde etkinliği araştırılmış. Fisetin isimli flavonoitin incelenenler arasında en kuvvetli etkiyi gösterdiği tespit edilmiş (bkz. İlgilenenler için).
(İlgilenenler için: Fisetin vücuttaki temel antioksidanlardan biri olan glutatyon seviyesini artırdığı ve kortikal nöronlarda proteazom etkiyi artırdığı, beyin mikroglia hücrelerinde yangı-giderici etki gösterdiği, beyinde serotonin ve noradrenalin seviyesini yükselttiği, MAO_A etkisini baskıladığı gösterilmiş.)
Peki fisetin bakımından zengin meyveler hangileri; en iyi kaynak çilek (gramında 160 mikrogram var). Daha az olarak Trabzon hurması ve elmada var (gramında 16 ile 32 mikrogram arasında). Daha az miktarlarda ise kivi, şeftali, üzüm, domates ve soğanda bulunuyor.
Parkinson hastalarında yararlı olabilecek bir başka besin öğesi ise n-hekzakosanol. Uzun zincirli ve doymuş primer alkol yapısında bir madde. Bilimsel çalışmalarda miyelinin (sinir kılıfı) kalınlığını artırdığı ve nöromüskular (sinir ve kaslara ait) işlevleri desteklediği gösterilmiş. Hekzakosanol için en ideal kaynaklar buğday özü (ruşeym), tam tahıl ve esmer pirinç kullanılması gerekiyor. Bu kaynaklar ayrıca tokoferol (E vitamini) ve folik asit bakımından zengin.
(İlgilenenler için: Hekzakosanolün bir diğer önemli özelliği ise antikolinerjik etkisi. Bu suretle muskarinik asetilkolin reseptörlerinin aşırı salgılama yapması önlenerek Parkinson hastaları için önemli olan dopaminin fazla tüketilmesi engellenebilmektedir.)
BİR DİYETİN BAŞARISI
Yeni yayımlanan bir makalede 53 yaşında bir parkinson hastasının kendi üzerinde başarıyla uyguladığı diyetin ayrıntıları açıklanmış. Uzun süre uygulanan bu diyetle hastanın şikayetlerinin önemli ölçüde azaltılabildiği ve ilaca olan gereksinimin en aza indirilebildiği bildiriliyor. Hasta kendisine iyi gelebilecek günlük diyeti oluşturana kadar çeşitli düzenlemeler yapmış. Günde 150 gram çilek (bu suretle ortalama günde 24 miligram fisetin alınmakta) ve 1-2 çorba kaşığı ruşeym ve haftada 2-3 defa esmer pirinç ihtiva eden diyetin uygulanmasıyla en iyi sonucu alabildiği ifade ediliyor.
Bu diyetin düzenli uygulanması altı ay içinde kullanılan ilaç miktarının yarı yarıya azaltılabildiği ve motor işlevlerde belirgin bir düzelme sağlanabildiği, iki yıl içerisinde ise ilaç miktarının dörtte biri kadar azaltılarak bütün motor işlevlerin belirgin bir şekilde düzeldiği bildiriliyor. Uygulanan diyetin diğer önemli ayrıntılarını önümüzdeki hafta inceleyelim.