Avrupa’da Euro Bölgesi’ndeki borç krizi, daha da fazla koku yapmasın diye sarıp sarmalanmıştı. Şimdi sarılı yerlerinden dikişler atmaya başladı. Yunanistan krizin en uç noktasıydı. Yunanistan’ı -Kurtarma- adı altında arsası üzerine çevreye zarar vermeden yıktılar. Avrupa bankalarına 3 yıllık bedava para verdiler ve bundan sonra durumun idare edileceğini düşündüler. Ama idare olmuyor. Ekonomik kriz hem hükümetlerin bütçelerini vurdu, hem de siyasi tarafa sıçradı. Artık Avrupa’da hem ekonomik, hem de siyasi kriz var. Seçmen bunaldı ve acil çözüm istiyor. Kimsede de cesaret yok ki, -acil çözüm yok, hatta borcu ödemekten başka çözüm yok- desin.
Yunanistan: Kriz hesapta kontrol altında, ancak ekonomi her gün daha daralıyor. Halk öfkeyle 6 Mayıs seçimini bekliyor. Burada soru: Ana partiler ne kadar oy kaybedecek, marjinal partiler ne kadar güçlenecek? Marjinal-popülist, hatta fanatik partilerin güçlenmesi ve koalisyon hükümeti, siyasi krizi körükleyecektir. Yunanistan kör topal giden yeni programı siyasi dağınıklıkla götüremez. Siyaset zaten bu programı istemiyor. Öte yanda, Yunanistan’ın Euro’da kalamayacağını herkes görüyor.
İspanya ve Portekiz: Kriz mali boyutta sürüyor. Hükümetlerin bütçe kısıntısı yaparak harcamaları azaltması, kemer sıkıp maliyeleri düzetmesi öngörülmüştü. Kemer sıkılıyor, ancak konan zor hedeflere ulaşılmıyor. İki ülkenin bu yıl için borçlanmalarında sorun görülmese de, borç vadeleri hızla kısalıyor. Kısa vadeli borç çevirmek gibi zor ve stresli durumla karşı karşıyalar.
Portekiz: Sonbaharda IMF, Avrupa Merkez Bankası ve mümkün olan herkesten -Yardım- istemesi bekleniyor. Portekiz’de henüz siyasi bir yansıma yok. Ancak İspanya, merkezi bütçeyi toparlamak için frene basarken, yarı-özerk bölgelerin bütçelerini de kısmak istiyor. Merkezi hükümetin müdahalesi, bu bölgelerle zaten var olan gerilimi tırmandırabilir. Ayrıca kemer sıkma önlemleri, Yunanistan gibi sokağı karıştırabilir.
İtalya: İtalya’da teknokrat başbakan Monti duruma hakim gibi. Ancak o da -Tavşana kaç, tazıya tut- oynuyor. Önceki haftalarda -Kriz bitti- diye açıklamalar yapıp üstünlük sağlamaya çalıştı, kimseyi inandıramadı. Çalışma Yasası’nı değiştirmeye çalıştı, tam değiştiremedi. Yapısal reformlar sokağı rahatsız ediyor. İtalya’da sokağın karışma riski var.
Fransa: 6 Mayıs’ta ikinci tur seçim yapılacak. Hollande ve Sarkozy arasında -Fransa- konuları yok, AB ve Euro sorunları var. Hollande şimdilerde atıp tutuyor: Avrupa Merkez Bankası’nın para saçmasını istiyor. Almanya’nın gözbebeği olan ve Avrupa’nın sorunlarını ağırlaştıran -Mali Pakt’ı değiştirmekten söz ediyor. Hollande seçildikten sonra -aklı başına gelir, devlet adamlığı yapar- dense de, bu kesin değil. Hollande Almanya ile elense çekecek gibi duruyor. Artık kim yenerse...
Hollanda: En şaşırtıcı olan da bu ülke oldu. Kuzey Avrupa’da Almanya eksenindeki varlıklı Hollanda, bütçe nedeniyle siyasi krize girdi. Bütçe kısıntı oranı kavgası, Euro ve Brüksel kavgasına döndü. Hollanda bütçesini toparlayamıyor. Euro’nun genel sorunu şimdiye dek Akdeniz kıyısındaki -tembel, dalgacı- ülkelerin sorumsuzluklarına ihale edilmişti. Ama şimdi Kuzey ülkesi krizde. Hollanda Almanya’ya yakın duran bir Kanka idi.
Ve Avrupa genelinde ekonomik kriz, siyaseti zorlamaya başladı. Avrupa şu partiyi alıp, öbür partiyi getirerek ekonomik krizi aşamaz, çünkü borç, dağlar kadar. Borcun ödenmesi için yeterli ekonomik faaliyet yok, ekonomi daralıyor. Siyaset raydan çıkmış ekonomiyi nasıl çalıştıracak? O yüzden herşeyi çöpe atıp, Brüksel’e, Almanya’ya, Avrupa Merkez Bankası’na, bankalara vs rest çeken siyaset ilgi görüyor. Bu siyaset marjial ve aşırı uca uzanıyor, örneğin ırkçı oluyor.
Avrupa’da siyaset kaynamaya başladı. Ekonomik krizler her zaman en riskli, en aşırı - marjinal siyaseti tetiklemiştir. Şimdi o noktaya geliyoruz. Avrupa sorunlarını çözmedi, yalnızca erteledi ve orada durdu. Ertelenmiş sorunların yığıldığı kavşaklara yaklaşıyoruz.
twitter.com/selimatalayny