PKK ile çatışmaların yeniden başlamasını erken seçimle veya Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizatihi kendisi ile izah etmeye çalışanlar var. Öncelikle bu kişilerin analiz neticesinde, sahiden bu sonuçlara ulaşmadığı kanaatindeyim. Propaganda yapıyorlar. Çünkü bu kişilerin bir kısmının akademik unvanları ve siyasal analiz yapabilme kapasiteleri var. Üstelik bir kısmının dünyadaki benzer çatışmalar konusunda da bilgileri var. Kuzey İrlanda ve Bask sorununda da çatışmasızlık dönemlerinden sonra çatışmaların yeniden başlayabildiğini biliyorlar.
Analiz değil propaganda yapıyorlar
Eminim bu kişiler normal hallerinde, kendi öğrencilerine şu soruyu sorsalardı: “PKK ile devlet arasında yeniden silahlı çatışmanın başlamasının nedenlerini analiz ediniz” ve öğrenciler şu cevabı verselerdi: “Erdoğan ve AKP seçim kazanmak için çatışmaları planlayarak başlattı”, bu akademisyenler bu öğrencilere geçer not vermezlerdi. Çünkü bu cevabın “çatışma analizi ve çözümleri” perspektifine göre; karmaşık bir olayın nedenselliğini aşırı basitleştiren, tek faktörle izaha çalışan, tek taraflı açıklama getiren bir yaklaşım olduğunu söylerlerdi. Ayrıca bu yaklaşımın, “aktör etkisine karşı çıkar eksenli realist siyaset geriliminde” aktöre abartılı pay verdiğini de eklerlerdi. O zaman öğrencileri yapsa kızacak bu akademisyenler, neden bize bu propagandaya benzeyen açıklamalar yapıyorlar?
Hem içeride hem dışarıda kazandık diyorlardı
Kendini Erdoğan ve AK Parti karşıtı olarak konumlandıran çevreler, 7 Haziran seçimleri ile HDP üzerinden bir hava yakaladıklarını düşünüyorlardı. Keyifleri yerine gelmişti. Kazandık duygusunu yaşıyorlardı. Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı üzerinden kurguladıkları stratejinin işe yaradığını düşünüyorlardı. AK Parti ile DAEŞ arasında ilişki var söylemi de başarılı olmuştu. Dolayısıyla Avrupa ve Amerika ile de esas müttefik haline geldiklerini düşünüyorlardı.
PKK Gezi’nin sol örgütleri gibi davrandı
Her şey istedikleri gibi gidiyordu. Ta ki MHP beklediklerinden farklı davranana kadar. İlk olarak %60’lık cephe söylemleri ve planları çöktü. İkinci sorun PKK’ydı. PKK dağdan kendi alışkanlıkları ile esas patron gibi konuşmaya başlamıştı. Örneğin PKK’nın dağ kadrosu 7 Haziran seçimlerinin yıldızı olan Demirtaş’ın fiyakasını bozacak açıklamalar yapmaya başlamışlardı. PKK Gezi Olayları sırasında her şeyi berbat eden radikal sol örgütler gibi davranmaya başlamıştı. Akademisyen danışmanlardan alınan stratejik hamleler, Cem Yılmaz’dan alınan algı oluşturan sözler yerine PKK liderlerinin bildik hamle ve sözleri gelmişti.
PKK esas patron benim dedi
PKK’nın dağdaki liderleri seçimleri kendilerinin kazandırdığını düşünüyorlardı. HDP’yi parti olarak seçime sokmak kendilerinin fikriydi. Suriye’de de DAEŞ ile mücadelede de kazanım elde etmişlerdi. Suriye’nin kuzeyini kontrol eder hale gelmişlerdi. Amerikalıların müttefiki olmanın özgüvenini yaşıyorlardı. Kobani sürecinde hem Türkiye içinde hem de dışarıda güçlenmişlerdi. 6-7 Ekim Olayları sırasında devleti zor durumda bırakmışlardı. Şimdilerde de ortada güçlü hükümet yoktu. AK Parti gerilemişti. Asker ve polis hükümetle uyumlu görünmüyordu. Bürokrasi durmuştu. Tam zamanıydı. Realist mücadele siyaseti gereği daha güçlenmenin en uygun zamanıydı. Devletle “bilek güreşi” yaparlarsa kendileri kazanabilirlerdi. Bu arada Suruç’ta intihar bombası ile dramatik ölümler oluştu. Bu patlama, Kobani benzeri bir fırsat oluşturmuştu. Ve PKK harekete geçti. Evinde uyuyan polisleri öldürdü. Çözüm süreci çatışma evresine dönüştü.
Devlet beklenmeyen tepkiyi verdi
Sonrasını biliyorsunuz. Erdoğan ve Davutoğlu liderliği ile devlet kıvrak bir tepki verdi. Amerika ile anlaştı. Hem DAEŞ’e hem de PKK’ya aynı anda vurmaya başladı. Bütün oyun değişti. PKK akılsızca çok sayıda eylem yapmaya başladı. PKK eylem yaptıkça Cihangir Türklerinin HDP kurgusu dağıldı. Türkiye partisi iddiası eridi, yerine PKK’nın siyasetteki temsilcisi algısı yükseldi. Bu pozisyonu savunmak zordu. Cephe dağılmaya başlamıştı.
Cihangir Türklerinin yeni iki stratejisi
Cihangir Türkleri şimdi zor durumda. Ama vazgeçmiyorlar. Bu halden çıkış için iki strateji üretmeye çalışıyorlar. İlk olarak, “çözüm sürecini bozan Erdoğan”, “Erdoğan seçim kazanmak için savaş başlattı” söylemlerini ürettiler. Kendileri barış istiyordu. İkinci strateji olarak, PKK’yı HDP’nin önüne geçmemesi için ikna etmek istiyorlar. Çatışmanın HDP’ye yaramadığını düşünüyorlar. Bunun için Demirtaş’ı Avrupa’ya gönderdiler. PKK’ya sen dur, bu işi biz halledeceğiz demeye çalışıyorlar.