Günlerden Çarşamba.
Cerrahpaşa’dayım.
Ciğerparem kızım Zeynep Büşra’yı ameliyata uğurladım sabah.
Tarifsiz bir yürek sızısı.
Sedyedeki kızıma hissettirmemeye çalışıyorum.
Ne mümkün!
Gözyaşlarım beni dinlemiyor.
Evlat acısı tarifsizdir bilirim.
Daha önce de yaşadım.
Yıl: 2006...
Zeynep kızım 19 yaşında Bahçeşehir Hukuk’ta hazırlık sınıfında okurken beyin kanaması geçirdi.
Ölümden döndü.
Her an evladınızın ölüm haberini alacağınız duygusuyla yaşamanın nasıl bir yıkım olduğunu çok iyi bilirim.
Ölümden bin beter bir durumdur bu.
Çok şükür Rabbim bize bağışladı.
Arazlarına rağmen imanı ve iradesiyle hayata tutundu.
Felçlilik...
Fizik tedavi süreçleri....
Tarifi mümkün olmayan zor süreçlerden geçtik..
Allah’a bin şükür...
Zeynep dondurduğu okuluna geri döndü.
Büyük bir azimle Hukuk’u bitirdi.
Ankara adliyesinde stajyer avukat şimdi.
Tiroid bezinde birkaç nodül tespit edilince ameliyata karar verildi.
Cerrahpaşa’da Prof. Dr Mehmet Ferahman Homüşfik ve mahir ellerine teslim ettik Zeynebimizi...
Zaman geçmek bilmiyor.
Beklenen haberi Mehmet hoca sevinçle veriyor.
Sevinç gözyaşları kalbi bir başka ısıtıyor....
Çok şükür....
Biliyorum aklımız patoloji neticesinde olacak...
En kötü ihtimalin de tedavisi var ama gene de belirsizlik sıkıcı...
İnanıyorum ki iyi çıkacak...
İçimdeki ses öyle diyor..
Çok çekti Zeynep kızım....
Onun da imtihanı bu...
Bizim de imtihanımız bu...
Allah’tan ne gelirse baş göz üstüne...
Sabredeceğiz ve şükredeceğiz elbet...
Güzel ve güzide insan Mehmet Ferahman abimize ve ekibine sonsuz teşekkürler...
Bizzat hastanede yanımda olan dostlarıma hassaten teşekkür ediyorum.
Telefonla arayan tüm dostlara da şükranlarımı sunuyorum.
Siyasi gündemin çok yoğun olduğu bugünlerde hastane koşullarında bu psikolojiyle başka bir şey yazmak gelmedi içimden.
Affınızı rica ederim.
Bugünlük bu kadar.