Bugün sözü Politika Editörümüz Muharrem Coşkun’a bırakıyorum. Kendisi bizzat şahit olduğu “Tahşiye fotokopisi” bir hadiseyi aktaracak.
“Tarihler 12 Nisan 2011’i gösteriyordu.
Gece saat 03.00’te kapımı çalan polis, karşı komşumuz Halis Bayancuk’un evinde arama yapılacağını, benim de gözlemci olmamı istiyor. Binamızın içi ve dışı Terörle Mücadele Ekibi kaynıyor. Ellerindeki listenin başında komşum Halis Bayancuk var. İddia; El Kaide Türkiye lideri.
Gözlemciliği kabul ediyorum. Sabaha kadar evin altı üstüne getiriliyor. Arama sabah 09.00 sularında bitiyor. Bazı kitaplarla eşinin görev yaptığı Kur’an kursuna ait sınav kağıtlarını alıyorlar.
İşime dönüyorum. 11.00 toplantısında, haber müdürümüz heyecanla anlatıyor: “El Kaide Türkiye lideri gözaltına alındı...” Derken ajanslardan ve ekranlardan flaş gelişme akmaya başlıyor: “El Kaide Türkiye liderinin de aralarında bulunduğu 41 kişi silah, patlayıcı ve örgütsel doküman ile birlikte...”
Eşimi arayıp komşudaki durumu soruyorum, “Ekipler hala evde” diyor.
Polisler 13.30’da evden ayrılıyor. Oysa, ‘El Kaide lideri ve patlayıcı’ haberleri sabah 09.00’dan bu yana ortalığı kasıp kavuruyor.
Algı ile gerçek sayfada çakışıyor
Olacak ya, ilgili sayfayı yapmak da bana düşüyor. Emniyet muhabirimizden gelen haber şöyle: “Terör örgütü Hizbullah’tan El Kaide’ye geçerek yeni bir oluşum kurmaya çalışırken gözaltına alınan Halis Bayancuk ve 41 şüphelinin evinde silah, patlayıcı bulundu. Vatandaşlar hakkında arşivleme yapılmış, polis araçlarını takip, halka; seçimlerde kime nasıl oy vereceğine kadar müdahalede bulunmuşlar...”
Okuduklarıma inanamıyorum...
Yaklaşık 2 yıl sonra savcı değişiyor ve bu kadar sürede bir suç da bulunamadığından Halis Bayancuk Ocak 2013’te serbest bırakılıyor...
El Kaide Türkiye lideri (!) komşum anlatıyor: “Fethullah Gülen’i niçin sevmiyorsun?” diye sordular...
El Kaide tutmadı, IŞİD olsun
İnanması zor ama bu yılın başlarında yine bir gece yarısı sivil polisler kapımı çaldı: “IŞİD Türkiye sorumlusunu gözaltına alacağız, gözlemci ol.” Aynı şekilde aramalar. Bu kez komşum uyarıyor: “Daha önceki aramalarda evime böcek yerleştirmişsiniz. Siz gittikten sonra buldum, bari bu sefer yapmayın.”
Yine bir şey bulamayınca komşumun kendisini alıyorlar! Halis Bayancuk bu sefer de 8 ay cezaevinde kalıyor ve yine ortada iddianame bile yok. Derken 17 Aralık süreci yaşanıyor, yargıdaki paralel yapı tescil ediliyor, hakim ve savcılar değişiyor.
Ve mahkeme Halis Bayancuk’u tekrar serbest bırakıyor...”
***
Bu hikaye bu kadar değil. Değerli mesai arkadaşım Muharrem Coşkun ilerleyen günlerde sizi her tür radikal örgüte lider yapılan komşusu Halis Bayancuk ile daha yakından tanıştıracak.
Bakalım daha ne Tahşiyeler çıkacak...
KAFAMA TAKILANLAR..
‘Özgür’ olmayan basın
14 Aralık Soruşturması çerçevesinde gözaltına alınanlara destek için İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde toplanan ve sık sık “Özgür basın susturulamaz” diye slogan atan kalabalığa, elindeki mikrofonda “Ehlisünnet TV” yazan bir muhabir ve kameraman yaklaştı.
O isme özel bir öfke mi anlayamadım; kalabalık birden bu iki basın mensubuna hücum etti. Röportaj yapamadığı gibi linçten zor kurtulan sarıklı ve sakallı muhabir, kıyafeti konusunda da ağır hakaretlere muhatap oldu...
Adam öldürmek...
Diyarbakır’da polise ateş açan Abdülkadir Çakmak polisin karşı ateşi sonucu hayatını kaybetti. 17 yaşında bir gencin ölmesi, hangi sebeple olursa olsun vahimdir. Olay soruşturulmalı. Mesela ben polisin neden doğrudan başına nişan aldığını merak ediyorum.
Abdülkadir’in acılı annesi “Adam öldürmek bu kadar kolay mı” diye soruyor. Ah be bacım... Bu haklı sorunuzu çiçeği burnunda delikanlının eline silah verenlere de sorun lütfen...