İşte CIA’nın 2001-2008 yılları arasında Guantanamo’da tutuklulara uyguladığı işkence yöntemlerinden bir kısmı, vahşet adına birbirini aratmayan yöntemlere bakın ve sık sık başka ülkeler hakkında insanhakları raporu hazırlayan Amerika’nın “insanlık sınavı”nda notunuzu verin.
Akli dengesi yerinde olmayan ve masum olduğu bilinen bir tutukluya işkence yapıldı. Acı çekerken ağladığı görülen videosu ailesine baskı yapılmak için kullanıldı.
En az bir tutukluya süpürge sapıyla tecavüz tehdidinde bulunuldu.
Birçok vakada saldırgan sorgu tekniklerine başvuruldu. Tutuklulardan bazıları 180 saat uykudan mahrum bırakıldı.
Tutuklulardan bazıları 180 saat uykudan mahrum bırakıldı. Bazılarına saatlerce elleri başlarının üzerinden zincirlenmiş şekilde acı verici pozisyonlarda bekletildi.
Kafalarına kukuleta geçirilen bazı tutuklular çıplak halde koridorlarda sürüklendi, kırbaçlanıp dövüldü.
Bazı tutukluların dışkılarını atmalarına izin verilmedi. Bu esirler dışkılarıyla birlikte aynı alanda yaşamaya zorlandılar.
Bir tutuklu idam sehpasına koyarak infazla tehdit edildi.
2000 yılında USS Cole gemisine bombalı saldırı düzenlemekle itham edilen Abdurrahman el Nasiri’ye matkapla işkence yapıldı.
Bir CIA ajanı, tutukluya Rus Ruleti oynatarak bilgi almaya çalıştı.
Tutukluları aşağılamak için, acı verici ve gereksiz bir yöntem olan ‘Rektal beslenme’ye başvuruldu.
Bir tutuklu, betona zincirlendiği için ısı kaybından yaşamını yitirdi.
El Kaide zanlısı Ebu Zübeyde waterboardinge uzun süre maruz kalınca tamamen tepkisizleşti. Ağzından köpükler çıkmaya başladı. Ebu Zübeyde ayrıca 266 saat tabut şeklindeki bir kutuda bekletildi.
11 Eylül saldırılarını organize ettiğini söyleyen Halid Şeyh Muhammed’e 183 kez waterboarding yöntemiyle işkence edildi.
Bazı tutuklular ölümle tehdit edilirken, bazılarına işbirliğine yanaşmamaları durumunda annelerine tecavüz edileceği söylendi.
Hangisini seçtiniz “çağdaş işkence yöntemi” olarak?
İsrail askerleri bir Filistinli bakanı öldürdü dipçik darbesiyle.
İsrail Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz dönemde işkenceyi bir sorgulama yöntemi olarak meşru gören bir karara imza attı.
Amerikalılar, İsrail Anayasa Mahkemesinin bu kararını, CIA’nın işkenceleri için meşruiyyet gerekçesi olarak gördüklerini ilan ettiler.
Al birini vur ötekine.
Şimdi gelin bir soru üzerinde düşünelim:
Acaba IŞİD benzeri örgütler hangi iklimde boy salıyor?
Ebu Gureyb, Guantanamo’nun bir başka versiyonu idi.
Orada erkeklere yönelik vahşetten geçtik, kadınlara yönelik insanlık dışı uygulamaların dosyası henüz açıklanmadı. Oradaki Amerikan kirliliğinin derinliği henüz öğrenilemedi. Çünkü henüz Irak’ta, henüz Ortadoğu’da bu dosyaları sorgulayacak bir özgürlük iklimi oluşmadı.
Herkes Amerika’nın küresel algı operasyonunun deneği olarak, IŞİD’i en kanlı terör örgütü olarak görmeye ve onunla savaşmaya mahkum konuma sürüklendi. Baksanıza, İran bile, PKK bile IŞİD’i bombalayınca “Amerika’nın sevimli dostları” haline geliveriyor ve Türkiye, azıcık mesafeli dursa, azıcık olan biteni sorgulamaya yönelse, “Başına bin türlü bela açarız” tehdidine maruz kalıyor.
Oturup düşünelim, CIA’nın işkence yöntemleri ile IŞİD’in medya önündeki cinayetleri arasındaki fark, medyada teşhir farkından başka nedir? Bir mahkuma “Annene tecavüz ederiz” demek mi daha hayvanca yoksa medya önünde kafa kesmek mi?
Hani 1980’lerde bizim Diyarbakır, Maltepe Cezaevlerimiz vardı, oradaki insanlık dışı işkencelerin içinden PKK çıkmıştı, dağ çıkmıştı.
Ebu Gureyb’in içinden, ya da Grozni’deki hunharlık içinden IŞİD çıkmış çok mu?
Guantanamo cehenneminden kurtulanlar normal insan haline mi gelirler, yoksa nihilizmin en katı militanlarına mı dönüşürler?
Ah Tayyip Erdoğan, bu barbarlığa karşı isyanın sesi...
İslam dünyasına “Uyan derin uykudan” diye seslenen...
Çağdaş canavarlıklar karşısında “sizi görüyoruz” diyen..
“Dünya 5’ten büyüktür”ü çağın alnına manşet diye atan...
İşin o kadar zor ki...
Bu dünyada vicdanın işi o kadar zor ki.
Bu dünyada, insanlığın işi o kadar zor ki...
Göreceğiz dünyayı, bu CIA vahşeti karşısında nasıl tavır sergileyecek, Amerika’yı nasıl hesaba çekecek?