Anayasa’nın 69. Maddesine göre parti kapatma iki halde mümkün: 1- “Parti tüzüğü ve programının 68. maddenin 4. fıkrası hükümlerine aykırı olması bulunması halinde temelli kapatma kararı verilir.”
68. maddenin 4. fıkrası da diyor ki: “Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz; sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz; suç işlenmesini teşvik edemez.”
2010’da bu maddeye ‘kapatmayı zorlaştıran’ iki önemli kural eklenmişti:
a- Bu karar ancak, ‘bu nitelikteki fiillerin işlendiği bir odak haline geldiğinin Anayasa Mahkemesi’nce tespit edilmesi’ halinde verilebilir.
b- AYM, ‘odak’ tespiti yapsa da, cezayı ‘devlet yardımının kesilmesi’ne çevirebilir.
2- “Yabancı devletlerden, uluslararası kuruluşlardan ve Türk uyruğunda olmayan gerçek ve tüzel kişilerden maddi yardım alan siyasi partiler temelli olarak kapatılır.”
Burada dikkati çeken nokta şu;
Birinci kapatma gerekçesinde kapatma dışında cezalar öngörülürken, ‘yabancı ülke, kurum veya kişilerden maddi yardım alma’ konusunda tek seçenek ‘kapatma’ olarak görünüyor.
Birinci madde, -bir parti kapatılacağını bile bile parti tüzüğü ve programına kapatma gerekçesi olacak ifadeler koymayacağına göre- daha çok söylem ve eylemlerin ‘yorumlanmasına’ dayalı. Ayrıca kapatma öncesi iki ceza daha öngörüyor.
İkinci madde ise doğrudan kapatmayı öngörüyor. Ancak burada da yoruma açık siyasi söylem veya eylemler değil doğrudan ‘para trafiğini kanıtlayacak belgelerin’ aranması öngörülüyor. Dolayısıyla kendi içinde ciddi bir neredeyse ‘imkansızlık’ barındırıyor. Eğer parti kapatılmayı göze alarak pervasızca ‘yabancı yardımı’ almaya tevessül ettiyse o zaman zaten bir ‘siyasi’ kapatmadan da söz edilemez.
***
2010 değişikliğinde partilerin kapatılması konusunda Anayasa Mahkemesi ‘nihai karar mercii’ olmaktan çıkarılması, AYM’nin kapatma kararının TBMM’de onanma şartı getirilmesi düşünülmüştü.
Ancak AK Parti grubunun önerdiği bu düzenleme muhalefetin ret oylarıyla TBMM’den geçememişti.
Arşivi taradığımda, 3 Mayıs 2010 tarihli Milliyet gazetesinde şu haberi buldum: “Parti kapatma davasını Meclis iznine bağlayan 8. madde 327 oyda kaldı ve reddedildi. AK Parti kulislerinde büyük bir hayal kırıklığı yaşanıyor. Sonuç, CHP ve MHP milletvekillerince sevinçle karşılandı.” Haberde CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay’ın “Milletvekilleri vicdanlarının sesini dinledi” sözleri yer alıyor.
Muhalefet partilerinin parti kapatmayı TBMM onayına bağlayan düzenlemeyi engellemesine rağmen, yasaların yorumlanmasında ‘kanun koyucunun muradı’ gözetileceğinden, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gerekse Anayasa Mahkemesi’nin ilke olarak ‘partilerin kapatılmaması’ yönünde yorum yapmaları beklenir. Bu da, Türkiye’de artık -amiyane deyimle- ‘yuh artık’ dedirtmedikçe parti kapatılmayacağı anlamına gelir.
***
O halde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, bir ‘paralel’ Twitter hesabına dayanarak “bize kapatma davası açacaklar” demesinin anlamı nedir?
Bunun için CHP’nin AK Parti’ye yönelik siyasi söylemi içinde “Kapatma davalarıyla mağduriyet edebiyatı yaptılar”ın yerine bakmak gerekiyor.
CHP, AK Parti’nin kapatma davaları ve silahlı-silahsız bürokrasinin baskısı altındaki büyümesini, “Bu baskılar ters tepti, AK Parti’ye yaradı” diye yorumladı.
Şimdi “Belki bize de yarar” arayışında.
Daha önce bunu HDP de denemişti; yüzde 6’ları aşmaya başlayınca bu söylemi bıraktılar.
O halde bugün bakacağımız şey, bu söylemi neden CHP’nin devraldığı...
Konda Araştırma’nın Başkanı Bekir Ağırdır’ın analizi ışık tutabilir: “HDP’nin barajı geçebilmesinin yolu Batı’dan Türklerden alacağı oya bağlı. HDP’nin CHP’nin durumundan dolayı bir fırsatı var. ... Batı seçmeni biraz HDP’ye bakacak biraz da CHP’nin aday listelerine bakacak. Yine kendilerini CHP’ye kerhen oy vermek durumunda hissederlerse bu çözülme daha hızlı olur.”
Son anketler, CHP’nin yüzde 22-25 bandında olduğunu ve HDP’ye oy kaymasının devam ettiğini gösteriyor.
CHP, siyaset açığını mağduriyetle kapatmaya çalışıyor.