Cumhuriyet’ gibi herkesi sarmalayan bir kavramı ne hale getirdiğimiz yetmiyormuş gibi, bayramı kavga-dövüşe çevirmeyi de başarıyoruz. Helâl olsun bizlere...
Ülkede ‘cumhuriyet’ kadar birleştirici bir ortak değer bulmak gerçekten zordur. Sonuçta ‘mavi kanlı’ya da ‘asil’ olmayan halktan birileri tarafından yönetilen sistemin adıdır cumhuriyet ve 1923’ten beri de, yani tam 89 yıldır, ülkemizin yönetim tarzıdır. Osmanlı’nın yıkılan sisteminin yerine parlak olacağı umulan bir geleceğe yüzler çevrilerek ilân edilmiştir.
Sanki tartışılan bir konuymuş ve yerine başka bir sistemi arzulayanlar varmış gibi takdim edilmesi bir göz boyacılığıdır... Birçok Müslüman düşünür, imparatorluk henüz gücünü korurken bile, ideal sistemin adı olarak ‘cumhuriyet’ kavramını ifade etmiştir. Bugün de inançlı insanların hem cumhuriyet yönetim biçimiyle hem de ‘Cumhuriyet’ ile sorunu yoktur.
“Vardır” diyen yalan söylüyor.
İyi de Cumhuriyet Bayramı vesile edilerek koparılan bu kavga gürültü niye?
Bir bakıma sorumlu ‘protokolcü’ yaklaşımıyla illerin yöneticileri ile onlara destek çıkan hükümet gibi görünse de, çatışmacı bir dili tercih eden CHP ile parlamento-dışı muhalefetin payı daha büyük...
Hükümet il yönetimlerine esnek davranma tavsiyesinde bulunsaydı ve valiler kısıtlayıcılık yerine herkesi kapsayan bir protokol anlayışını benimseseydi olayların nasıl gelişeceğini elbette bilemeyiz; ancak Cumhuriyet’i kendi tekellerinde gören bir yaklaşımı benimseyen muhalefetin çatışmacı tavrından vazgeçmeyeceğini görebiliyoruz.
Neden acaba?
Tepkiciler arasında önemli bir kesimi Silivri’de yargılananlar ile yakınlarının teşkil ettiği anlaşılıyor. Dün bazı gazetelere verilen ilânlar sokakları hareketlendiren mantıkla örtüşüyor. Sonuna yaklaşmakta olan davalar, belli ki, bu tür çıkışları gerektirecek bir düzlemde sürüyor; yakınlar da davayı Türkiye sathına taşıma arzusundalar.
CHP lider kadrosunun bayram ziyareti için seçtiği anlamlı başlangıç noktası da Silivri’ydi.
İktidar partisi toplumsal tabanı kendisinden yana ayrıştırarak oylarını artırma taktiğinde başarılı oluyor. Muhalefetin her söylemi iktidarın işine yaradı bugüne kadar; her saldırısı ortada olanları iktidar saflarına itti. Muhalefet de sonunda benzer bir taktiğe sarılmış görünüyor; kendince toplumu gererek tabanını genişletme beklentisinde... Cumhuriyet kavramını ve bayramını bu amaçla kullanmak istediği belli.
Çok geniş kitlelerin etrafında buluştuğu kavramlardan ‘cumhuriyet’ yoksa ayrıştırıcı bir unsura neden dönüştürülsün ki? İktidara ‘cumhuriyet düşmanları’ ithamıyla karşı çıkmakla ortada olanların bir bölümünü kendi saflarına çekebileceği hesabını yapmışa benziyor CHP... Cumhuriyet gibi toparlayıcı bir değere karşı çıktığını söyleyerek iktidarı köşeye sıkıştırabileceğine inanıyor olmalı.
Diyelim başarılı oldu; bunun ne kadar tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini nasıl göremiyorlar?
Başarılı olmaları da mümkün değil; ‘Cumhuriyet’ halkın bütününün üzerinde buluştuğu ve yalnızca CHP’ye mal edilemeyecek bir değer çünkü. Kızgın sokaklar kızdığıyla kalmaya mahkum.
Doğru olan, ‘Cumhuriyet’ kavramının kapsayıcılığının kutlamalara yansımasıydı. ‘Protokolcü’ anlayış hâkim oldu bu yıl ve bu gerçekleşemedi; umarım, şimdi yaşananlardan çıkarılacak dersle gelecek yıl farklı kutlarız Cumhuriyet’in 90. yılını...