Günlerdir, hükümetin alkol düzenlemesi ile ilgili çıkardığı yasayı tartışıyoruz. CHP’nin eli şişeli vekilleri işi gücü bıraktılar, kapı kapı dolaşarak bu düzenlemenin “alkol yasağı” olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.
Oysa, yasanın da, yasayı çıkaranların da hedefi çok açık; tıpkı dünya örneklerinde olduğu gibi alkole erişimi zorlaştırmak...
CHP’lilere, “Bakın Avrupa Birliği dahil bütün ülkelerde alkolizme karşı çok ciddi bir mücadele var” demeyi düşünüyorum ama, bu durumu pek anlayabileceklerini sanmıyorum.
Zira CHP’lilerin, toplum sağlığını koruma gibi, modern ekonomik kalkınma gibi, sivil ve özgürlükçü değerler gibi “demokratik hafıza” gerektiren modern bir nosyona sahip oldukları kanaatinde değilim.
Çünkü, CHP’lilerin ezberlediği Atatürkçülükte böyle modern değerler yazmıyor. Kemal Kılıçdaroğlu ve arkadaşları yıllardır, Kemalist burjuva mahallerinde ellerinde şişeleriyle “altı ok”un faziletlerini anlattılar, klasik ve postmodern darbelerin halkı adam etmek için Kemalist bir girişim olduğuna inandılar, Silivri’de barikat yıkma işine katıldılar, Reyhanlı’da 52 vatandaşımızı katleden Suriye diktatörüyle fotoğraf çektirebilmek için yarıştılar ama “alkolizmden gençleri koruma” dersine hiç çalışmadılar.
Galiba, CHP ile ilgili beklentilerimizi yeniden gözden geçirmekte yarar var. İstiyoruz ki, bugüne kadar bütün varlığını “vesayet aklı”na borçlu olan CHP, demokratikleşmeden ekonomik büyümeye, sosyal haklardan sivil bir zihniyet değişimine kadar her alanda normal bir sosyal demokrat parti gibi davransın.
Akıl var mantık var, 30 milyar dolarlık üçüncü havalimanı yapan, Boğaz’a 4.5 milyar dolarlık üçüncü köprünün temelini atan ve bunları da kendi finansman imkanlarıyla gerçekleştirecek olan bir Türkiye’nin hızını, “Altı Ok”a iman etmiş bir CHP’nin anlayabilmesi mümkün mü? Bir kere bu, eşyanın tabiatına aykırı bir durum.
***
CHP Cumhuriyet mitinglerinde “eski Türkiye”nin aktörleriyle Kemalist hayaller kurmayı iyi bilir, Silivri’de barikat yıkımında son derece ustadır, Meclis’te “Türklerle Kürtler eşit olamaz” mesajları verirken son derece başarılıdır.
Ama CHP’nin şişelerine dokunursanız, işte buna tahammülü yoktur. Gençleri alkolizmden korumak gibi hayati bir öneme sahip konular, CHP’nin kapsama alanında değildir.
Muhtemelen, CHP’li yetkililer önümüzdeki günlerde alkolle ilgili sınırlama getiren kanunun, Kemalizm’e karşı bir intikam girişimi olduğunu iddia edecektir. Çünkü, CHP’nin genetik kodları bunu gerektirmektedir.
Artık anlaşıldı ki, CHP toplumda bir karşılığı olmayan “boş işlerle” uğraşmayı çok seviyor. Ayrıca, iktidar açısından böyle bir muhalefet tablosu son derece de eğlenceli olabilir. Ama bunun CHP’ye faydası olmaz ki... Maalesef, halk “Aslanlar gibi içkiyi savundu” diye sandıklarda CHP’ye oy patlaması yaptırmıyor.
Doğrusu CHP’liler, şu ‘alkol’ ve ‘ayyaş’ işlerinde gösterdikleri performansı birazcık olsun siyaset üretmede kullansalar, herhalde daha farklı bir tablo ortaya çıkardı.
Ancak, CHP’yi siyaset yarışında geride bırakan faktörlerin de var olduğunu kabul etmek lazım. Mesela, medyadaki ‘şişe kardeşi’ kimi kalemler, CHP’yi dünyalı olmaktan her gün biraz daha uzaklaştırıyor.
Kabul edelim ki, CHP bu müzmin kalkınma ve demokrasi karşıtı kalemlerin kılavuzluğundan kurtulmadıkça, bırakın iktidar olmayı, iktidar alternatifi olması bile mümkün değildir.