Bütün tarafsız gözlemcilerin ittifak ettiği bir değerlendirme var.
“Bu seçimleri son viraj olarak gören paralel yapı, AK Parti dışındaki bütün partilerin yer aldığı bir ‘Erdoğan Düşmanlığı’ cephesi oluşturmaya çalışıyor...”
Nitekim, “Seçimden sonra CHP, MHP, HDP koalisyonu gündeme gelebilir” gibi akla ziyan formüller de bu zorlamanın ürünüydü.
Böyle bir koalisyonun gündeme gelmesi için önce koalisyona ihtiyaç duyulması gerektiğinden zaten yok hükmünde olan bir formül ise de iki ‘düşman’ ideolojiyi bile ‘bir araya getirebilen’ düşmanlığın seviyesini anlamak bakımından önemlidir.
Bu kin ve öfkenin etkisiyle bütün kriterlerini kaybeden ve “Ne olursa olsun, yeter ki AK Parti gitsin”e kilitlenen paralel yapının, boş vaatler dışında bir politika üretemeyen muhalefet partilerine ‘üst akıl’ hizmeti verdiği artık sır değil. Kameralara yansıyan işbirliği toplantıları, paralel medyanın yıkıcı propagandaları bu gerçeği bas bas bağırmaktadır.
Ayrıca, paralel yapının seçim hazırlığı da aynı stratejiyi sahaya yansıtmaktadır. Zira yapı, doğu ve güneydoğu ile İstanbul gibi Kürt nüfusun yoğun olduğu illerde firesiz HDP’yi destekleyecek diğer illerde ise en güçlü muhalefet partisine oy verecek. Yapı, muhalefete yoğun desteğinin yanı sıra ev ev dolaşan ‘ablalar’ sayesinde az sayıdaki seçmen tabanından kat kat fazla oy desteği hedeflemektedir .
Yıkıma destekte sınır yok...
Paralel yapının “Ortak Düşman Cephesi”ne hizmeti bunlarla da sınırlı değil. Devletin değişik kademelerindeki paralel kalıntılar, muhalefetin işine yarayacak her türlü bilgi ve belge servisini yoğun biçimde sürdürmekte, onlar da bu bilgileri yeri gelince kullanmaktadır.
Ancak bu yapı aktif noktalardan büyük ölçüde temizlendiğinden bilgilerin sağlık durumu bozulmuş, varlığını sürdürdüğünü göstermeye çalışan Fuatavni hesabı gibi, aynı kaynaktan beslenen muhalefet partileri de sık sık çuvallamaya başlamıştır.
Mesela HDP Eşbaşkanı Demirtaş’ın yaşadığı “Kürtçe Kuran” rezaleti bu tür bir ofsayt durumudur.
Paralel köprüsü Umut Oran deşifre olduğu için beklemediği bir anda bünye dışına atıldıktan sonra paralel yapı ile ilişkileri yürütme görevini üstlenen sansürcübaşı Gürsel Tekin de benzer bir vahamet yaşadı.
Sayın Tekin’in omzuna konan paralel bir kuş, kulağına bir şeyler fısıldamış. Olayı tam anlayamayan acemi ‘çevirmen’, “Suriye... 2 gün sonra...” gibi parçaları birleştirince ortaya “Türkiye 2 gün sonra Suriye’ye girecek” şeklinde bir cümle çıkmış.
Bu montajı, mal bulmuş mağribî edası ve “Umarım yalancı çıkarım” ihtiyatıyla kamuoyuna sunan Gürsel Tekin, yalancı çıkmanın tedbirini almıştı ama Başbakan Davutoğlu’nun Süleyman Şah Türbesi’ni ziyaret etmesiyle yaşayacağı rezaleti hiç hesaplamamıştı.
Kuşlara dikkat sayın Tekin!..