CHP’nin seçim zaferini aradan geçen 37 yıldan sonra analiz etmek için uygun bir fırsat sanırım… Yine tam bir seçim öncesinde…
77 seçimi öncesindeki siyasal gerilimi ancak yaşayanlar bilir. Şimdilerde ‘kutuplaşma’ kelimesine takılıp kalanlar, o günlere geri gitseler, acaba nasıl bir tanımı tercih ederlerdi? 1 Mayıs 77’nin kanlı tarihinden birkaç hafta sonra Bülent Ecevit’in İstanbul mitinginde suikast hazırlığı iddiası, zaten kaynayan kazana ilave edilmiş birkaç odundan ibaret sayılabilirdi. Siyasal rekabet, sokakta da karşılıklı silâhlı çatışmaların olağan karşılandığı bir devre tekabül ediyordu artık. 77 seçimi, bütün bu kanlı siyasal sürecin bir çıkış noktası olarak umut vaat ediyordu.
Erken seçim kararı
Aslında seçimin Ekim ayında yapılması gerekiyordu; fakat iktidar partisi olan AP’nin önerisiyle seçim erkene alındı. AP’nin bütün umudu, 1973 seçiminde kaybettiği eski DP oylarını yeniden kazanabilmekteydi. Bu kolay sayılamazdı; çünkü gerek MSP ve gerekse MHP, hatta DP, hâlâ kendisinden seçmen koparabilecek haldeydi. CHP’nin seçimde birinci parti olacağına kesin gözüyle bakılıyordu; mesele, tek başına iktidar olabilecek miydi? Bu sorunun yanıtı, seçim sisteminin azizliğine bağlıydı. Ekonomik ve sosyal sıkıntılar, siyasal düzlemdeki silâhlı çatışmalar, CHP’nin bütün bunlara bir çözüm olabileceği yönündeki beklentiyi artırmıştı. ‘Halkçı Ecevit’ sloganı, bir yandan geniş yığınların ekonomik, sosyal ve siyasal taleplerini içerirken; diğer yandan da hayli popülist bir söyleme karşılık geliyordu.
CHP’nin açmazı
5 Haziran günü yapılan seçimin sonucu beklendiği gibiydi. Seçime katılım oranı % 70’in biraz üzerindeydi. CHP bu kez yaklaşık % 41,5 oy oranını yakalamıştı. Bir önceki seçimden neredeyse sekiz puan daha yukarıdaydı. AP’nin bütün çabası % 37 ile sonuçlanmıştı. MSP % 8,5’u bulmuştu. MHP % 6,5 kadardı. Diğerlerinin bir varlık gösterdiği söylenemezdi. CHP tek başına iktidar için 226 sandalyeye ihtiyaç duyarken, milletvekili sayısı 213’de kalmıştı. CHP’nin seçim zaferi tamamlanamamıştı. Yeniden bir koalisyon hükûmeti kurmak zorunda kalması, onun siyasal açmazını oluşturacaktır.
O gece televizyon ekranında seçim sonuçları izlenirken; bir yandan da CHP’nin 226’yı bulup bulamadığının heyecanlı beklentisi sürüyordu. Bir aralık bulunduğuna ilişkin bir sonuç açıklandı. Hatta televizyonda da bu ilân edildi. Biraz erken bir açıklama olmuştu; üstelik de yanlış çıktı! Sabaha karşı hayal kırıklığı hissediliyordu.
CHP’nin milletvekili sayısı bir önceki seçime göre artmıştı; CHP 28 üyelik fazla kazanmıştı; fakat AP’nin kazandığı oy da az değildi: AP, bir önceki seçimle kıyas edildiğinde, iki milyondan fazla yeni seçmen kazanmıştı. Oy oranında da % 7 artış vardı. Milletvekili sayısı da artmıştı. Bir önceki seçimle karşılaştırıldığında, kırk üyelik fazlaydı. Ama yine de ikinci partiydi. MSP’nin oy oranında herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen, üyelik kaybettiği açıkça görülüyordu. Asıl büyük sıçrama MHP oylarında olmuştu. MHP, oylarını bir buçuk kat artırmıştı. DP, bir önceki seçimden sonra büyük bir başarısızlık içindeydi; partinin genel başkanı olan Ferruh Bozbeyli bile milletvekili seçilememişti. Partinin parlamentodaki tek temsilcisi Faruk Sükan idi. Bir zamanların AP iktidarının ünlü İçişleri Bakanı olarak hatırlanabilir. Geçen sefer adını işittiren TBP ise sadece genel başkanı olan Mustafa Timisi’yi seçtirebilmişti. CHP dışında kalan sosyalist solun temsilcisi sayılabilecek olan TİP ise, herhangi bir başarı gösterememişti.
Senatoda da kazandı
Seçim sadece milletvekilliği için yapılmamıştı; aksine, o dönem Millet Meclisi’nin yanında var olan senato için de kısmî seçim yapılmıştı. 22 ilde yapılan seçimde CHP yine % 42 oy oranına sahipti. Bu, yirmi sekiz senatörlük anlamına geliyordu. AP ise, yaklaşık % 38 oy oranı ile yirmi bir üyelik elde etmişti. MSP yine % 8,5 ile bir üyelik kazanmıştı.
CHP nasıl başardı?
Sağ kanat partileri arasında siyasal parçalanma sürdüğünden, sol kanatta en büyük kitle partisi olan CHP, oy dağılımının sonucunda yine birinci parti olmuştu. AP, ne kadar gayret ederse etsin, eskisi gibi değildi. AP’nin, DP’nin adeta devasa sayılan seçmen kitlesinin tamamına yaslanarak seçimleri rahatça kazanabildiği eski günler çoktan geride kalmıştı. Bunun ilk sinyali aslında 73 seçiminde verilmişti; eğer daha önceden kendisini belli etmediyse… Demirel, muhtemelen bu sosyolojik gelişmeyi ve değişimi ve bu temelde ideolojik yarılmayı hiçbir zaman anlamadı; belki de anlamak istemedi. Her defasında 12 Eylül’e kadar hep bu eski geniş seçmen kitlesini aramaya devam etti. Onları yeniden AP şemsiyesi altında tutmayı hayal etti. Ama bu bir hayaldi. Türkiye’nin siyasal ve ideolojik ayrışmasının eski seçmen kitlesini bir arada tutamayacağı çoktan belli olmuştu aslında.
Güvenoyu alamadı
Seçim sonrası zorlu bir süreç başladı. CHP’lilerin beklentisi, bir şekilde iktidar olmaktı. Ecevit, olası bir CHP-AP koalisyonunu başından elimine etmişti. Seçim öncesindeki siyasal gerginlikler, seçim sonrasındaki politikayı da derinden etkiliyordu. 73 seçiminin ardından kurulan CHP-MSP koalisyonunun âkıbeti de, güzel anılar arasında yer almıyordu hiç kuşkusuz. CHP yapayalnızdı. CHP hükûmetine güven oyu verebilecek, fakat bir türlü bulunamayan on üç milletvekili; belki de 77-80 döneminin cehennemine taşınan yolun önemli bir başka adımıydı.
ECEVİT’İN DÜŞÜŞÜ…
Bülent Ecevit’in 1978 yılında bin bir güçlükle kurduğu CHP hükûmetinin performansı ise, seçmen nezdinde yeterli derecede olumlu karşılanmayacaktır. Ecevit, hükûmet kurması için üzerinde yoğunlaşan siyasal baskının ardından, AP’den ayrılan ve başkaca üyelerin de desteğini kazanan derme çatma bir hükûmet kurdu sonunda. Bugün hâlâ seçim meydanlarında tekrarlandığı gibi; Ecevit hükûmeti, sokak çatışmalarına çare bulamadığı gibi; toplumun çok geniş kesiminin günlük hayatını yakından etkileyen ekonomik sıkıntıların daha da derinleşmesine neden oldu. Kıtlıklar, yokluklar, kuyruklar… Toplumun CHP iktidarında bir kez daha zihnine çakılan semboller olup çıktı. Bugün bile hâlâ politik tartışmaların hatırlatılmazsa olmaz bir parçasıdır. Yaşı tutanlar, o günlerin başarısız hükûmetini yakından hatırlayacaktır.
14 Ekim 1979 tarihinde yapılan milletvekili ara seçiminde (Konya, Manisa, Edirne, Muğla ve Aydın’da) CHP büyük bir hezimete uğradı. Oyu % 30’un biraz altına düşerken; AP % 55’e yaklaşmıştı. Bu oran, Demirel’in hayalini kurduğu orandı. Senato kısmî yenileme seçiminde de oranlar buna yakındı. AP % 47 idi sadece. Oysa sadece iki yıl önce CHP Konya’da, Edirne’de, birinci partiydi. Diğer illerde ise zaten AP güçlüydü. Bu bakımdan seçim neticesi, CHP’nin seçmen nezdindeki başarısını ne ölçüde ölçebilirdi sorusu, yanıtlanmaya muhtaçtır. Yine de bir önceki seçimde CHP’nin oy oranı Manisa’da % 38; Muğla’da % 42 ve Aydın’da da % 38 idi. Rakamlar, CHP açısından ciddî bir düşüşü gösteriyordu. Ecevit de, bu sonuç üzerine başbakanlıktan istifa edecektir.
CHP’nin bazı illerdeki yüksek başarısı
Adana’da % 46; Adıyaman’da % 41; Amasya’da % 45; Ankara’da % 51; Diyarbakır’da % 34; Edirne’de % 53; Erzincan’da % 45; Gaziantep’te % 44; Hatay’da % 55; İçel’de % 44; İstanbul’da % 58; İzmir’de % 52; Maraş’ta % 34; Kars’ta % 52; Kırklareli’de % 48; Kırşehir’de % 45; Kocaeli’de % 43; Konya’da % 31; Malatya’da % 52; Ordu’da % 47; Urfa’da % 33; Sinop’ta % 44, Sivas’ta % 42; Tekirdağ’da % 47; Tokat’ta % 42; Trabzon’da % 39; Tunceli’de % 66; Uşak’ta % 47; Yozgat’ta % 30; Zonguldak’ta % 45…
AP’nin bazı illerdeki yüksek başarısı
Afyon’da % 52; Antalya’da % 54; Artvin’de % 45; Aydın’da % 51; Balıkesir’de % 51; Bilecik’te % 48; Bitlis’te % 34; Bolu’da % 55; Burdur’da % 43; Bursa’da % 51; Çanakkale’de % 50; Çankırı’da % 46; Denizli’de % 43; Erzurum’da % 43; Eskişehir’de % 46; Giresun’da % 40; Gümüşhane’de % 40; Hakkâri’de % 43; Isparta’da % 69; Kastamonu’da % 46; Kütahya’da % 61; Manisa’da % 48; Muğla’da % 50; Nevşehir’de % 41; Niğde’de % 37; Rize’de % 45; Sakarya’da % 44; Samsun’da % 44…
Ve başkaca ilginç sonuçlar…
Ağrı’da bağımsız adayın oy oranı % 42 idi; CHP’ninki ise sadece % 12… TİP’in Ankara’daki oy toplamı sadece 3.500 kadardı. TBP’nin bile aldığı oy, onun neredeyse iki katıydı. Artvin’de CHP ile AP arasındaki oy farkı neredeyse sadece bindi. Bingöl’de CHP ile MSP % 25’er oy oranındaydı. Bitlis’te CHP % 17 idi. Çanakkale’de ise % 38 idi. TİP Diyarbakır’da üç bin kadar oy alabilmişti. CHP Hakkâri’de % 36 oy oranına erişmişti. TİP İzmir’de iki bin kadar oy alabilmişti. TBP, bu kentte de TİP’i geçmişti!