2010'da bir FETÖ operasyonun ardından CHP Genel Başkanlık koltuğuna paraşütle indirilen Kemal Kılıçdaroğlu sonunda muradına erdi.
Güç bela kendini yuvarlak masanın cumhurbaşkanı adayı ilan ettirdi.
Türkiye için pek küçük, CHP ve verimsiz masa için büyük bir adım!
13 yılda girdiği tüm seçimleri kaybetti Bay Kemal. Üstelik CHP'nin oyunu yüzde 25'in üstüne bir tık dahi çıkaramamasına rağmen, Atatürk'ün partisini önce HDP'nin şimdi de İYİP'in kuyruğuna takmak marifetiyle, bir tür başarı hikâyesi çıkarmayı başardı kendine.
Öte yandan ilk kez bir göreve talip oldu Bay Kemal.
Bunun da gereğini yaptı.
Dinazorlu belgeseller çekti, evde elektrik olmasına rağmen şov için karanlıkta oturdu, evinin mutfağına profesyonel stüdyo kurdurdu.
Çaktırmadan, kimseler duymadan adaylığını ilan ediverdi. Hem de reklam ajansları Gandi Kemal, Demokrat Amca gibi mülayim isimler takmasına rağmen hırsla asılıyor Kemal Bey. Hem de 2016'dan beri.
15 Temmuz darbe girişimine karşı herhangi bir faaliyetini görmedik ama failleri için Ankara'dan İstanbul'a yürüdü CHP lideri.
FETÖ iltisaklıları için yabancı bir istihbarat örgütünün, Türk istihbaratına çektiği operasyonda rol alan Can Dündar, Enis Berberoğlu gibi "görev adamları" için, PKK propagandası yapan Demirtaş gibi seyreltilip cilalanmış figürler için paralıyor kendini.
Bu manada kesif ama şüpheli bir sicili var Kemal Kılıçdaroğlu'nun.
Yakında bir film şeridi gibi karşısına çıkacaktır eski-yeni günahları.
Aday olmasına oldu ama yükü de kamburu da arttı Bay Kemal'in. Kendi gücü, oyu rakibinin oyunun yarısı bile olmadığından uçan kuşa borçlandı, "hesap uzmanı".
Hele ana muhalefetin yavru muhalefeti.
Masada erteleye geldikleri, son anda patlak veren ve üç gün süren dayatma krizi, ağzının tadını epey bozdu Kemal Beyin.
Lakin meydan okumak, diretmek kendisine "Saray"ın yollarını açmıyor.
Meral Hanım'a boyun eğdi mecburen.
Zapt etmekte zorlandığı iki belediye başkanına da "hık deyici" olarak atadı.
Ama kambur ne bir, ne iki CHP'de.
Asıl fedakârlığı yüzde 1 dahi oyu olmayan, hatta bindelik dilimde gezinen partileri Meclise taşıyarak yapacak CHP.
Sözü edilen rakam hiç az değil. 54-55 milletvekilinden söz ediliyor.
Yıllarca kadın kollarında, gençlik kollarında, merkez teşkilatta çalışan (çalıştığı varsayılan) ve milletvekili olmak için sıra bekleyen binlerce CHP'li ne diyecek bu işe?
CHP'li üyeler kendileri yerine Babacan'a, Davutoğlu'na, Karamollaoğlu'na, Uysal'a oy karşılığında makam satılmasını nasıl karşılayacak?
İYİP seçmeninin onuru, ilkesi var da CHP seçmeninin yok mu?