Terör sorununun çözüm sürecinde CHP’nin çelişkili tavrı kendi anketine de yansımış. Anketi CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülseren Onanç, Habertürk gazetesi muhabiri Düzgün Karadaş’a açıkladı. Onanç’ın, “Partimizin tabanının ne düşündüğünün fotoğrafını çektik, ‘CHP bu süreçte ne yapmalı?’ diye sorduk” sözleri, anketi kurumsal olarak kendilerinin yaptırdığını gösteriyor. Onanç, anketin hangi şirket tarafından, hangi kentlerde ve kaç kişiyle yapıldığını açıklamamış. Ancak sonuçları vermiş:
-CHP’ye oy verdiğini belirten vatandaşların yüzde 6’sı ‘susmalı, konuşmamalı’ derken; yüzde 14’ü ‘sürece dahil olmamalı’; yüzde 18’i ‘sürece karşı çıkmalı’ yanıtını verdi.
-Yüzde 10’u ‘daha akif rol almalı’, yüzde 40’ı ise ‘barış sürecine destek vermeli’ dedi. Aslında CHP’lilerin yüzde 50’si, çözüm sürecinde aktif rol alınmasını gerektiğini belirtiyor.
-Yüzde 12’si ise ‘diğer, çeşitli’ cevaplar veriyor.
CHP’li Onanç, İmralı görüşmelerine ilişkin sorulara verilen cevapları da şöyle aktarmış:
-BDP’lilerin İmralı’daki görüşmelerini ‘barış sürecine önemli bir katkı’ diye görenlerin oranı Ocak-Şubat’ta yüzde 38 iken, Mart’ta yüzde 43’e çıktı. Yani bu sürecin barışa evrileceği beklentisi artmış.
-‘Görüşme devlet açısından başarısızlıktır’ diyenlerin oranı ise Ocak’ta yüzde 51’den Şubat’ta yüzde 54’e çıktı; Mart’ta ise yüzde 50’ye düştü. Yüzde 50 süreç hakkında kaygılı (ancak kaygıları azalmaya başlamış-M.K) görünüyor.
-AKP’ye oy verenlerin yüzde 60’ı, görüşme trafiğinin barışa katkı yaptığına inanıyor.
-AKP’ye oy verdiğini ifade eden seçmenlerin yüzde 66’sı CHP’nin de sürece dahil edilmesi gerektiğini ifade ediyor.
-Sürece en sert karşı duruşu sergileyen MHP tabanının yüzde 28’i de görüşmelerin barışa katkı yapacağına inanıyor.
AK Parti
Kılıçdaroğlu’nu dinledi!
Anket verilerinden, çözüme yönelik somut verilerin ortaya çıkmasıyla CHP tabanının da olumlu yönde etkilediği anlaşılıyor. ‘AKP ne yaparsa karşıyız’cıları çıkarırsak, yüzde 20’yi bulan ‘kararsız’ ve ‘susalım, konuşmayalım’ diyen CHP seçmeninin de değişmesiyle CHP tabanında çözüme destek oranının yüzde 60’ları geçeceği ortada.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 14 Ocak’ta ‘AKP’ye verdiği kredi’nin şartlarını açıklarken “Bir siyasal iktidar Türkiye’nin en kritik sorununu çözerken halkın duyarlılıklarını dikkate almalıdır” demişti.
‘Siyasal iktidar’ her hafta çifte anket yaptırarak halkın duyarlılıklarını ölçmüş, sürece desteğin yükseldiğini görmüş; halkı daha da bilgilendirecek ‘akil adamlar’ grubunu oluşturmuş; TBMM’deki partilerin bilgilenmesi ve değerlendirmeleri için de araştırma komisyonu teklifi vermiş...
Peki CHP, elinde bu anket varken neden ‘sürece destek verin’ ve ‘daha aktif olun’ diyen yüzde 50’yi değil ‘dahil olmayın, karşı çıkın’ diyen azınlığın dediğini yapıyor?
İmralı görüşmelerini ‘barışa katkı’ diye niteleyen CHP’lilerin oranı yüzde 50’yi bulmuşken CHP yönetimi neden hala ‘masanın bir yanında Apo, bir yanında Erdoğan’ diyor?
CHP neden kendi anketini dikkate almıyor? Anketi mi, seçmeninin düşüncesini mi güvenilir, doğru bulmuyor?
Bugüne kadar ‘millete yabancılaşma’ ile suçlanan CHP’nin ‘kendi seçmenine yabancılaşma’ sürecine girdiğini söylemek için henüz erken olabilir. Ancak MHP’lileşme ile İP’lileşme arasında durmanın CHP’yi aşağıya çektiğini görenlerin sayısı az değil.