Bugünlerde CHP hakkında çok şey yazılıyor ve partinin sıkıntıda olduğu söyleniyor. Oysa CHP’nin geleceğini Baykal’ın tasfiyesi ile başlatmak ve o operasyonu anlamak gerekir. Burada operasyon kelimesini olumsuz anlamda kullanmıyorum. Siyasi hayat operasyonsuz ve oyunsuz değildir. Her zaman vardır. Mesela İnönü’nün siyasi hayattan uzaklaşmasına sebep olan kişi daha sonra başkan olan ve çok tutulan bir kişi olan Ecevit’ti. Benim metodum liderlerin en önemli yanını dış politikanın belirlemesi ve her operasyonun arkasında dış politikanın olmasıdır. Mesela İnönü tam bir Avrupacı idi, Ecevit ise ABD ile ittifaktan yanaydı. Nitekim İnönü’nün ulaşamadığı Kıbrıs fatihi unvanını o aldı. Öcalan onun zamanında yakalandı. O dönemde Türkiye’nin Afrika’da operasyon yapması imkansızdı ama o da bu işi yapanlardan biri sayıldı.
***
Şimdi şu sorulara cevap arıyorum: Baykal’ın, hangi güç odağı, nesinden şikayetçi idi ve tasfiyesini planladı. Baykal’ın onu tasfiye edenlere göre hatası Erdoğan’a verdiği destekti. Bu güç Erdoğan’ın hapse girmesini sağlayarak Meclis dışında bırakmıştı. Baykal bunu etkisiz kıldı ve Erdoğan Meclise en yukarıdan girdi. Baykal dış politikada Avupa’ya yakın değildi ve ABD’yi tercih ediyordu. Baykal’ı tasfiye edenler operasyonu yapanlar bulunamadı. Daha doğrusu aranmadı bile. O günden beri bir soruya cevap aradım: Acaba Baykal’ı tasfiye eden güç onun yerine kimim geleceğini de planlamış mı idi?
Projeyi anlamak için neyin planlandığını ve kimleri rol alacağını anlamak gerekir. Bugün tartışılan konular iki odakta toplanıyor. Birincisi laikliğin sınırlarının belirlenmesi ve irtica ile dindarlığın aynı şey olmadığının kabulüdür. Bunun yanında CHP’nin hedeflerinden biri olan milliyetçiliğin sınırlarının belirlenmesidir. Bazıları milliyetçiliği aynı soydan gelmek olarak tarif ediyor. İktidar ise ülkemize bağlılık olarak tanımlıyor.
Bu durumda CHP’nin cumhuriyetin kuruluşunda benimsenen bazı ilkeleri zamana uygun olarak değiştirip değiştirmeyeceğidir. Mesela milliyetçilik yeniden tanımlanıp soya bağlı olarak yapılan tanım değiştirilecek mi? Geleceğini Türkiye içinde gören Kürt veya diğer soylardan gelenlerle çoğunluk arasında fark gözetilecek mi yoksa hepsi milletimizin bir parçası mı sayılacak? Bence Türkiye’yi kendi devleti sayan ve geleceğini bu ülkenin gücünde arayan herkes milletimizin bir parçasıdır.
Siyasette en önemli belirleyicinin dış politika olduğunu, yabancıları ilgilendiren şeyin bu olduğunu söyledik. İdeoloji, demokrasi bir teferruattır. Şimdi CHP’ye dış politika açısından bakalım. Kılıçdaroğlu Çin’e gitmiş ve bu seyahatten memnun dönmüştür. Çin dünyann yeni güç odaklarından biridir ve yeni kurulacak dengenin şöyle olacağını söylüyorum. Terazinin bir kefesinde ABD ile Rusya olacak ama düşman değil rakip gibi görünecekler. Çin Batıda bazı Avrupa ülkeleriyle ortak hareket edecektir. Şu sırada dünyada kimin nerede olacağı tam belirlenmiş görünmüyor. Şanghay beşlisi Çin ile Rusya’yı yan yana getiriyor ve Türkiye’deki taraflar bu beşliye karşı olumsuz tavır sergilemiyor. Henüz dünya üzerindeki dengeler tam oluşmadı bu nedenle ben Rusya ile Çin’i karşı saflarda görürken genel kanı onların Şanghay beşlisinde bir arada olacağıdır.