Kemal Kılıçdaroğlu, İmralı görüşmeleriyle başlayan sürecin karşısında duramayacağını, çözüme ve hatta çözüm umuduna direnmenin mümkün olmadığını görüyor. Partisinden bağımsız olarak mantığı da çözüm diyor. Bunun için de kaçınılmaz olarak destek mesajı veriyor, Veriyor ama
Erdoğan’ı rahatsız edecek üslubu da ihmal etmiyor. “Kredi açıyoruz” demek bu demek.
AK Parti sanki kendi siyasi menfaati için bir teşebbüse girişmiş, mesela genel merkez binasına kaçak kat çıkacakmış da CHP onu görmezden gelerek iyilik yapıyor gibi. Kılıçdaroğlu’nun açtığı kredi böyle birşey... Dünkü konuşmasında da benzer cümleler olmakla birlikte çözüm hattının dışına çıkmamaya özen gösteriyor.
Öncelikle şunu bilelim... Çözüm olursa yolun sonunda Türkiye’ye en az bir Türkiye daha katacak bir fırsat var. Kanın durması var, barışın gelmesi var. CHP’lilerin de daha iyi yaşayacağı bir ülke perspektifi var. Ne kredisi, ne göz yumması? Kolları sıvayıp taşın altına elini koymak zamanı. İki arada bir derede siyasi oyunlarla oyalanmanın değil...
Kılıçdaroğlu’nun gelip giden mantığı çözümden yana ama başında bulunduğu partinin naturası bu mantığa galebe çalıyor. Bu yüzdendir ki, Kürt meselesini yaratan parti çözüm bahsinde bir türlü sahici olamıyor.
CHP Genel Başkanı’nın göremediği şey ise tam burada saklanıyor. CHP’nin bir geleceği olacaksa,
Iskaladığı bütün değişim fırsatlarına rağmen istasyona bir tren daha yanaşmak üzeredir. Kompleks yapmadan, kelime oyunlarına almadan; bilerek, isteyerek ve koşarak o son trene binmek zorundadır.
Yeni Türkiye’de CHP’nin iktidar olma şansı yok... Eğer taraf olmazsa Kürt meselesini çözen Yeni Türkiye’de ise bir kitle partisi olarak yaşama şansı yok.
Öte yandan Kürt meselesinin halli demek, eğer bu süreçte rol alırsa CHP’nin bir türlü tahakkuk etmeyen değişiminin de halli demektir.
Türkiye askeri vesayetten kurtulurken, yargısal vesayete diz çöktürürken, darbelerle, Ergenekonla hesaplaşırken, faili meçhulleri sorgularken, 12 Eylülcüler’i yargılarken, Kürtçe’yi tanırken, başörtüsüne özgürlük getirirken, azınlıklara nefes aldırırken vs. CHP her defasında değişimin ve yeniliğin karşısında saf tuttu. Tek parti nostaljisinden kalma bir inatla rejime dokundurtmamak için umutsuzca direndi. Mağlup oldu.
Artık tek çıkış yolu, değişime katılmaktır. Bunun için de hangi makul fırsat varsa ona sarılmak şarttır. Fırsatın adı ise bugün çözümdür. Tarih, Kürt meselesi bahsinde son değerli fırsatı hem ülkenin hem de CHP’nin önüne koyuyor. Koyuyor da CHP’de kendi varlığına dair şüpheler bir türlü bitmiyor.
Anlaşılan o ki, tarih bu fırsatı CHP’nin önüne koyarken birilerinin de Kılıçdaroğlu’nun önüne Kürt sorununu çözmenin AK Parti’ye ilave oy getirmeyeceğini gösteren araştırmaları koyması lazım. Korkmamasını, kaybedecek şeyi olmadığını, aksine kazanacakları olduğunu söylemesi yazım. Bu meselenin çözümünde zerre kadar rol oynamanın bile bir siyasetçi için nesiller boyu sürecek onur olduğunu anlatması lazım.