Erdoğan liderliğindeki Türkiye, terör örgütü PKK'yı köşeye sıkıştırmış, silah bıraktırıyor. En az 45 yıldır hem vatanı hem milleti bölmek için kan akıtan terör örgütünün sırtını dayadığı kim varsa tek tek kurutulmuş hepsi.
Eş zamanlı olarak Suriye'de 61 yıllık Baas rejimini yıkan, 13 yıldır süren iç savaşı sonlandıran ve askeri zaferini demokratik hukuk devletiyle taçlandırmak için çalışan Suriyeli muhaliflerin arkasında yine Türkiye ve Erdoğan var.
ABD bölgeden askerlerini çekmeye, Türkiye Suriye'de askeri üs kurmaya hazırlanıyor.
Irak'a siyasi ve ekonomik istikrar getirecek, terörü temizleyecek, bölünmüşlüğü giderecek Basra Kalkınma Projesi'nin müellifi, yürütücüsü ve garantörü de Türkiye.
Milli savunma sanayiinin, teknoloji atılımlarının, ekonomik refah ve istikrar için yürütülen çalışmaların, 6 Şubat depremleriyle yıkılan 11 ilin hummalı bir çalışma ve büyük bir bütçeyle ayağa kaldırılmasının arkasındaki siyasi irade yine o.
Birbirinden farklı pek çok başlıkta çok sayıdaki aktörün, faktörün ve değişkenin olduğu denklemlerde sahayı Türkiye'nin rotasına sokan liderdir Erdoğan.
Peki bu kadar zengin ve çetin bir gündemde ülkenin ikinci büyük partisi ne diyor, ne öneriyor, politikası nedir diye baktığımızda ne görüyoruz?
Hiç. Negatif, yıkıcı, tutarsız eleştirileri bir yana bırakırsak geriye kalan şey bir hiç.
Ne terörün sonlandırılması sürecinde, ne yeni Suriye ile ilişkiler hakkında, ne ABD sonrası bölgedeki denkleme dair bir perspektif sunuyor CHP.
Sadece genel başkanı, belediye başkanları, sözcüleri, ortada fazlaca görünenlerden bahsetmiyorum. Devlet adamı vasfına sahip, sözüne itibar edilecek, siyaset geliştiren, toplumu ikna edebilecek kapasitede bir kadroya sahip değil gibi sanki. En azından verdiği resim bu...
Genel başkanları, kadroları, siyasi koordinatları, müttefikleri değişiyor ama on yıllardır topluma "CHP'ye de devlet teslim edilebilir" fikrini ve güvenini veremiyorlar bir türlü.
Varsa yoksa kendi içlerinde süregelen, bitip tükenmeyen, üreyip duran ama hiçbir yere varmayan kısır tartışmalar...
Şahsi ihtiraslar, kumpaslar, ikbal kavgaları, kaynağı ve hedefi belirsiz para trafiği, ihaleler, adaylık kavgaları...
Kocaman bir uğultu yumağı CHP...
2023 cumhurbaşkanı seçimleri öncesi kim aday olacak tartışmalarını hatırlayın. Yuvarlak masa toplantılarıyla, ince hesaplarla, HDP için masa altına oyulan tünellerle, sahte gülüşlerle aylar yıllar geçirdiler.
Seçim kaybedildikten hemen sonra bu defa kurultay tartışmaları, delege savaşları başladı. İBB Başkanı İmamoğlu'nun yakın çalışma arkadaşlarının destelediği çantalar dolusu paralarla, bu paraların kurultay salonuna aktarıldığına dair iddialarla gündem oldular.
"Hançer" marifetiyle genel başkan değişti.
Kılıçdaroğlu aldığı yaranın etkisiyle hala o ihaneti anlatıyor.
Üstelik şimdi yeniden bir vaveyla koptu CHP'de.
Ufukta bile görünmeyen, şartları oluşmamış, oluşacağına dair herhangi bir alametin belirmediği bir erken seçim için erkenden bir aday seçme telaşesine düştü Cumhuriyet Halk Partisi.
Parti elitleri ve teşkilatları bir yana CHP seçmeni için ne kadar yorucu, bıktırıcı, umut kırıcı işler bunlar. Başı sonu yok. Bir yere varmıyor. Yorucu, verimsiz...
Ama şu da bir hakikat tabii; CHP hep böyleydi.