CHP İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in anadilde savunma hakkıyla ilgili olarak Meclis çatısı altında yaptığı ‘Türk milletiyle Kürt milleti eşit olamaz’ konuşmasının hem tartışma değeri hem de gazetelerde haber değeri var.
Nasıl olmasın ki…
Hele de daha birkaç ay öncesinde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ‘Türkiye’nin neresine gitsem Kemal bey bu sorunu çözün diyorlar. Terörü bitirmek istiyorsak, herkes elini taşın altına koymalı. Genel başkanlığıma mal olacak da olsa Kürt sorunun çözümü konusunda geri adım atmayacağım. Anneler gerçekten ağlamamalı.’ sözlerini sarf etmişse…
Bununla da yetinmeyip Kürt Sorunun çözümüne ilişkin olarak “yöntem öneri paketi” başlığını verdiği dosyasıyla Başbakan Erdoğan’ı ziyaret etmişse…
Birgül Ayman Güler’in konuşması da doğal olarak tartışma konusu olur ve tepki de alır.
Bir de bu konuşmayı “Kürt sorunun çözümüne yönelik” olarak meclise gelen anadilde savunma hakkıyla ilgili görüşmede yaparsa kızılca kıyamet kopar...
Oysa CHP’li Güler’in yaptığı CHP liderinin yaptığının yanında bir hiç sayılır.
Aylardır “Sürece destek veriyoruz analar ağlamasın” deyip de anadilde eğitim hakkına karşı oy kullanan bir liderin partisinden bir vekilin de kalkıp ‘Türkler Kürtler eşit değildir’ açıklamasını çok görmemek lazım.
Bir de madalyonun öteki yüzü var.
Kılıçdaroğlu genel başkan olduğunda hepimiz ‘Yeni CHP’ tanımlaması yapmaya başlamıştık. Gözüken o ki CHP asla değişmez ve değişemez. Israr etmeye de gerek yok.
CHP deyince hemen kendisinin adı akla gelen ismiyle 2011 Genel Seçimlerinin akabinde iki buçuk saatten fazla bir görüşme yapmıştım. O görüşme de duyduklarımın birazda ‘kırgınlık psikolojisiyle’ söylenmiş olabileceğini düşünerek geçiştirmiştim.
Ancak iki yıldır yapılan ‘Eski-Yeni CHP’ tartışmalarına bakınca ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Sabah dediğini akşama yalanlayan’ tavrını görünce kulaklarımda hemen o gün duyduklarım çınlıyor.
CHP’nin adıyla müsemma kişisi ‘CHP’nin yapısını bilmiyorsunuz. Sanıyorsunuz ki bu liderle alakalı bir durum. Hayır, kim genel başkan olursa olsun bu CHP değişmez. Bilmem anlatabiliyor muyum? CHP’nin o kadar çok günahı var ki geçmişinde. Yük çok ağır! Nasıl kurtulacaksınız o kadar yükten? Günah dolu valizden hangisini atarsanız yük hafifler ve CHP değişir. Tüm valizi atmanız gerekiyor. Valizi attığınızda da ortada CHP kalmaz. Sanıyor musunuz ki Kemal Kılıçdaroğlu gelince CHP değişecek Kılıçdaroğlu’da oyları artıracak? Yarın onun yerine başka birini getirme çabaları da başlayacak.’
Sizce de enteresan değil mi bu sözler…
Kendisi de Kürt ve Alevi olduğu halde lideri olduğu partisinin bir milletvekili çıkıyor ‘Türkler ve Kürtler eşit değildir’ diyebiliyor genel başkanının gözlerinin içine baka baka!
Peki Kemal Kılıçdaroğlu bu duruma bir şey diyebiliyor mu?
Diyemiyor diyemez!
Bir gün bir milletvekili çıkıyor ‘Dersim’de öldürülenler de haketmişlerdi.’ diyebiliyor yine Dersim’li olan genel başkanlarının gözünün içine baka baka…
Yakınlarını Dersim katliamında kaybetmiş olan Dersim’li Kemal Kılıçdaroğlu bir şey diyebiliyor mu?
Diyemiyor diyemez!
CHP değişmez…
1930 yılında Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’a ‘Benim fikrim ve kanaatim şudur ki, memleketin kendisi Türk'tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır. O da hizmetçi olmaktır, köle olmaktır.’ dedirten faşizan zihniyettir CHP.
CHP budur işte…
Bir taraftan bu tezler, bu politikalar ve bu yüklerle CHP’nin iktidara gelemeyeceğini Kemal Kılıçdaroğlu da biliyor ve hepsinden kurtulmak istiyor olabilir. Ama bir taraftan da bunlardan kurtulduğunda partinin CHP olarak kalıp kalamayacağından emin değildir. Asıl ikilemi Kılıçdaroğlu yaşıyor sanırım bu durumda. Bir hesap uzmanı olan birisinin tüm bunları okuyacak zeka düzeyine sahip olduğunu düşünüyorum. Bu ülkede kimseyi kolay kolay hesap uzmanı yapmazlar. Genel başkan seçilmesinin hemen akabinde yeni CHP’den bahsederken tüm bu yüklerden kurtulabileceğini sanmıştı, ama kazın ayağının öyle olmadığını gördü ve ne yapacağını şaşırdı. Başbakanın tabiriyle “acınacak” duruma geldi. Keşke tek sorun İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler’in şuursuzca sarf ettiği sözler olsaydı ‘kişisel düşüncesi’ der geçerdir bizler de…