CHP’nin klasik taraftar kitlesinde ve köktenci CHP’li yazarlarda, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Devlet Bahçeli’yle birlikte belirlediği ‘çatı adayı’nın Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu olmasından hayal kırıklığı yaşandığı çok belirgin.
Ancak onların beğeneceği bir adayın halktan alabileceği azami oy belli; ‘çatı adayı’ fikri, CHP ile MHP’nin birleşerek ve biraz da kendilerine asla oy vermeyecek kitleden bir kesiti yanlarına çekerek oy kısırlığını aşma niyetinin ürünü değil mi?
Yalnız dostum olduğu için sevinmedim; halk tarafından seçilecek cumhurbaşkanlığı yarışına bir seviye getirdiği için de ‘çatı aday’ olarak Prof. İhsanoğlu’nun tercih edilmesi sevindiricidir.
Prof. İhsanoğlu çapında ve özelliklerine sahip birinin CHP-MHP işbirliğiyle halkın önüne cumhurbaşkanı adayı olarak sunulması, hiç kuşkusuz, Ak Parti’nin başarısıdır. Daha önceleri isimlerinin önünde hangi yüceltici unvanlar bulunursa bulunsun, uluslararası hangi başarılara imza atarsa atsın, Ekmeleddin İhsanoğlu özelliklerine sahip insanlar CHP tarafından hep hor görülmüştür.
Ord. Prof. Ali Fuat Başgil ile başlayıp Prof. Necmettin Erbakan’la devam eden çok uzun bir listesi vardır bunun...
Böyle durumlarda, eskiler, “Takdir-i Hüda kuvve-i bâzu ile dönmez” mısraını okurlardı.
Evet, Ekmeleddin Bey’in cumhurbaşkanı adayı olarak belirlenmesine Ak Parti de sevinmeli.
Ak Partililerin CHP’nin bu hamlesinden tedirginlik yaşamalarını anlıyorum. Hayır, cumhurbaşkanlığı seçiminde zorlanacakları için değil; tam tersine, CHP’nin MHP ile birlikte böyle bir tercihte bulunması, cumhurbaşkanlığı seçiminde Ak Parti için bir nimettir. Denklemi alt üst edebilecek güçte olağanüstü şartlarla karşılaşılmazsa, Tayyip Erdoğan veya Abdullah Gül fark etmez, kimi aday gösterirlerse onun, iki aydan az bir süre kalmış olan seçimden cumhurbaşkanı olarak çıkacağına kuşku yok.
Tedirginlik, cumhurbaşkanı seçiminde bu beklenmedik hamleyi yapan iki partinin (CHP ile MHP’nin), genel seçimde, şapkalarından hiç umulmadık bir tavşan çıkarma ihtimali yüzünden yaşanmalı.
Kendi kitlelerini cumhurbaşkanlığı seçiminde sandık başına götürüp ‘çatı aday’ için oy kullandırabilmeleri şartıyla, Ekmeleddin İhsanoğlu hamlesiyle, muhalefet, potansiyel olarak, yüzde 40’lık oya hükmeden tek bir cephe haline dönüşmüş oldu çünkü...
Ak Parti’nin yüzde 45 oyuna karşılık, birlikte hareket edebilen yüzde 40’lık bir muhalefet bloğu...
Böyle bir bloğun oluşması yalnız genel seçimi olağanüstü iddialı hale getirmekle kalmaz, Ak Parti karşıtı cepheye iktidar olma umudu da aşılar.
CHP-MHP ortak hamlesi sonrasında —eğer öyle bir niyeti varsa— Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adayı olmaktan vazgeçmesi gerekmeyebilir, gerekeceğini de sanmam; ancak eğer aday olacaksa, geride bırakacağı hükümet ve partiyle ilgili planlarını yeniden gözden geçirmesi gerekebilir.
Politik arena dengeleri değiştirici bu son hamleyle daha farklı bir mâhiyet kazanmış bulunuyor.
Cumhurbaşkanının Çankaya’da kendini rahat hissedebilmesi için, Ak Parti’nin gücünü artırması, hükümetin de başarılarına yeni başarılar katması şart...
Son hamleyle siyasetin mâhiyeti değişti; hesapları yeniden gözden geçirmek, işte bunun için gerekiyor.