Bazılarımız kızıyor, ama ben Ekmeleddin İhsanoğlu’nun CHP tarafından cumhurbaşkanı adayı gösterilmesini olağanüstü önemsiyorum.
İki taraflı bir ‘öğrenme’ süreci olacağı için...
Hem Ekmeleddin Bey daha önce pek az teması olduğu bir kesimi bu vesileyle öğrenecek, hem de Kemal Kılıçdaroğlu “İşte bizim cumhurbaşkanı adayımız” diye onun ismini telâffuz edene kadar Ekmeleddin Bey’giller hakkında hep olumsuz düşüncelere sahip olmuş geniş bir kitle, onun şahsında, önyargılarının doğru olup olmadığını test edecek...
Cumhurbaşkanlığı seçiminden öte bir işlevi var onun adaylığının...
Temel eğitimini müspet ilimler (organik kimya) alanında almış, doktora sonrası bilim tarihine merak sarıp o alanda uzmanlaşmış bir bilimadamı olmasına rağmen, şimdi adayı olduğu partinin kadroları, Ekmeleddin İhsanoğlu’na, sanki bir ‘dinadamı’ imiş muamelesi yapıyorlar...
Sebebini biliyoruz: Özgeçmişinde Ayn Şems Üniversitesi ile El-Ezher Üniversitesi’nde eğitim gördüğü yazdığı için...
Mısır’ın çok itibarlı bu iki üniversitesinin sadece dini bilimler verdiğini sanıyor olmalılar; oysa, her iki üniversitenin hukuktan tıbba hemen her alanda eğitim veren fakülteleri var...
Kendisine eğitim aldığı üniversiteler yüzünden ‘kuşkuyla’ yaklaşanları hafife almayalım; onların ‘saygın’ bildiği biri başkanıyken, YÖK de, bu üniversitelerin ‘denkliği’ni iptal etmişti... Bilgisizlik her düzeyde, sizin anlayacağınız...
Adaylığının ilân edildiği ilk günden başlayarak, Ekmeleddin İhsanoğlu’na hep aynı sorular yöneltiliyor... Hadi ilk gün soruldu ve cevaplandırıldı; hayır, her gün aynı sorulara muhatap ediliyor: Atatürk hakkında ne düşünüyorsunuz? Lâikliğe taraftar mısınız? Başörtüsü konusundaki görüşünüz nedir?
O da yılmadan, usanmadan aynı cevapları verdikten sonra, daha geniş bilgi için, yıllar boyunca yazdığı kitaplarına ve makalelerine bakılmasını tavsiye ediyor...
Henüz tavsiyesini dinleyen, Osmanlı bilim tarihi, Türk kültürü ve İslâm konularındaki eserlerine göz atan çıkmadı.
Pek çoğunun öğrenme diye bir derdi yok zaten; nabızlarına göre şerbet vermeye kalksa ve tam istedikleri gibi konuşsa dahi, onların dinlemeye ve kabul etmeye hiç niyetleri yok... Dini hatırlatan ismini ve bıyıklı olmasını yeterince ‘itici’ bulmayanlar, konuşması sırasında kullandığı hafif tertip eski sözcüklerden rahatsız olduklarını belli ediyorlar...
Rahatsızlıklarını kimi yüksek perdeden, kimi oto-sansür uyguladığını düşündürerek gösteriyor...
Meclis başkanlığına sunulmak üzere imzaya açılan adaylık dilekçesine imza koymamayı iftihar vesilesi yapan CHP milletvekilleri olduğu söyleniyor...
Ak Parti çevrelerinden CHP adayına yönelik eleştiriler geliyor doğal olarak, ama beklenenden çok daha zayıf dozda eleştiriler bunlar; Ekmeleddin İhsanoğlu’nu kıyasıya eleştiren ve eleştirirken sınır tanımayanlar, CHP’liler ve CHP’ye yakın bilinenler...
Onlara kulak verince, seçilirse Ak Partililerden daha fazla üzüleceklerini fark ediyorsunuz...
CHP’nin destek diye sarıldığı kendilerinden farklı özellikli isimlere karşı vefasız olduğu bir gerçek: İlhan Kesici, Lütfullah Kayalar gibi önemli isimler fazla tutunamadı CHP’de; Mustafa Sarıgül’e seçilemediği için artık yan gözle bile bakılmıyor orada... Mansur Yavaş Ankara’da oy artırdı ve bu özelliğiyle cumhurbaşkanı adayı yapılacağını sanıyordu; ne oldu?
Neden önemsediğimi Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığını, herhalde anlamışsınızdır...