Ne zamandır aklımdaydı. Her şeyi anlıyordum da bazı CHP’lilerin FETÖ aşkını hayra yoramıyordum. Öyle ya, 2008-2013 yılları arası CHP’lilerin neredeyse tamamı -buna gazeteciler dahil -FETÖ düşmanıydı. FETÖ için çete, örgüt gibi en ağır lafları kullanıyorlardı. “Bunlar devleti ele geçirmek istiyor” diyorlardı. Daha neler dediler neler.
Sonra 17-25 Aralık darbe girişimi oldu. CHP ve aydınları (!) birden Paralel Yapı’ya destek çıkar oldular. Onların yasadışı yollarla elde ettikleri tapeleri Kılıçdaroğlu, Meclis kürsüsünden okuyup, dinletmekte beis görmüyordu. Düşmanımın düşmanı dostumdur diye düşünüyorlardı. Aslında CHP tabanı FETÖ’den nefret eder ama nedense parti bu örgütle sıkı fıkı oldu.
Özellikle bazı vekillerin FETÖ kanal ve gazetelerinde yattıklarını, oralarda vakit geçirdiklerine şahit olmaya başladık. Mahmut Tanal adeta FETÖ militanı gibi hareket ediyor, FETÖ’nün kanallarına el konuldu diye hüngür hüngür ağlıyordu. Sonradan Barış Yarkadaş ve Eren Erdem de kadroya dahil oldu. Üstelik Eren Erdem geçmişte FETÖ’nün ne kadar hain bir örgüt olduğunu anlatıp duran isimdi. Tanal, Yarkadaş ve Erdem, Gürsel Tekin’e yakın isimler. Bir de Mustafa Sarıgül’ün adamı olan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar da, FETÖ’nün en büyük destekçisi konumuna geldi.
Peki ama ne oldu da bu isimler FETÖ’ye bu kadar destek çıkar hale geldi? İnsan, ‘FETÖ acaba bunları kör noktadan mı yakaladı?’ diye düşünmeden edemiyor. Dün Yeni Şafak bu konuyu aydınlatan güzel bir haber yayınladı. Bire bir aktaralım: “Selam Tevhid kumpasında dinleme kayıtlarını inceleyen savcılar, 2011 yılındaki OdaTV soruşturmasının tapelerini Selam-Tevhid dosyasında buldu. O dönem Paralel Yapı’ya bağlı polislerin fezlekeye yansıtmadığı dinleme kayıtları arasında gazeteciler Ahu Özyurt ile Mehmet Faraç arasındaki konuşmaları gösteren tapeler dikkat çekti. Paralel örgüt destekçilerinin her eyleminde en ön sırada boy gösteren CHP Milletvekili Mahmut Tanal ile CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin’in çok özel ilişkisini açığa vuran konuşmalarda, Tanal’ın CHP’den vekillik koltuğunu, Tekin’in Kadıköy Belediyesi’ndeki o ünlü yolsuzluk dosyasına ilişkin delilleri Yargıtay’da ‘yok ettirmesi’ sayesinde kaptığı anlatılıyor. Mehmet Faraç şunları söylüyor:
“O Fethullahçıların Mahmut, Muhammed Çakmak, partiye ne faydaları var! Taziye ye mi gitmişti Mahmut Tanal? Adayların 450’sini kimse tanımıyor. 59 il başkanı yokken listede onun ne işi var? (Gürsel Tekin) Tanal’ı niye listeye koydu? Tanal’ın yardımcısı Öznur Arslan, avukat, gitmiş o çalmış, mahkeme belirlemiş bunu. Yargıtay’daki odacılar mı, mübaşirler mi tespit etmiş hepsi de... Ünal Tanık dedi ki, ‘Biz Gürsel Tekin’in avukatlarının Yargıtay’dan dosya çaldığını belirledik. Gürsel bize dava açtı. Mahkeme geçen hafta sonuçlandı. Bizim doğru olduğumuz kanıtlandı. Lehimize sonuçlandı. Dosyayı çalan Öznur Arslan, Mahmut Tanal’ın bürosunda çalışan avukat’ dedi. 150 bin dolar rüşvet verdiler. Yargıtay’da bu dosyayı çalmak için bir saat anlattılar. Yani haşat ettiler vallahi...”
Allah Allah acaba Mahmut Tanal’ın, FETÖ aşkı buradan mı geliyor? Gürsel Tekin’in bu iddialara bir cevap vermesi gerekir. Gerçekten Tekin’in, Yargıtay’da çalınan dosyası mı var? Ve bu ne dosyasıdır? Aynı Selam Tevhid dosyasında FETÖ’nün hedeflerinden biri de Eren Erdem’di. Erdem’i de muhtemelen İran’a olan sevgisinden (!) yakaladılar ve köşeye sıkıştırdılar.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun da aslında bu soruları cevaplaması lazım. Partisindeki bazı vekillerin ve belediye başkanlarının FETÖ’ye olan gebeliğine acaba Kılıçdaroğlu ne diyor? Onaylıyor mu, yoksa bu işe karışmaya gücü mü yetmiyor? Yakında kokusu çıkar, anlarız.
NOT: Yarın 1 Kasım ve seçim zamanı. Sonuçlar ne çıkarsa çıksın milli iradenin sonucudur ve herkesin saygı duyması gerekir. Herkesin ‘bir oydan ne olur ki’ demeden gidip oyunu kullanması hayati derecede önemli. Her oy çok değerli. Benim oyum AK Parti’ye ve okuyucularımdan da bu yönde tercihte bulunmasını isterim. FETÖ ve PKK’yla mücadele, dışarıdan gelen operasyonlar ve ekonomik anlamdaki büyüme için Türkiye’nin, AK Parti’ye ihtiyacı var. Tek başına iktidarın ne kadar önemli olduğunu 7 Haziran sonrası gördük.
Tek başına iktidar ya da koalisyon, sonuç ne olursa olsun bu milli iradenin tezahürüdür. Çıkacak sonuç şimdiden hayırlı olsun.