Önce Güneş gazetesine kocaman bir tebrik... CHP’nin karıştığı skandalı layıkıyla (ve hakkını vererek) gören tek gazete oldu.
Konumuz PYD...
PKK’nın amcaoğlu sayılan, hatta bizzat PKK yöneticileri tarafından kurulmuş “silahlı bir terör örgütü”dür. Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgesinde faaliyet yürütmektedir.
Batılı ülkeler ve Amerika tarafından da açıkça desteklenen bu örgütün amacı, “kantonluklar” adını verdikleri bölgeyi özerkleştirmek, sonra da “terör devleti”ne dönüştürmek.
Bunun meşru ve akılcı bir hedef olmadığı vakıa...
İşbu silahlı örgüt, sadece Batılı ülkeler ve Amerika tarafından değil, Türkiye’deki kimi siyasi odaklar/aktörler tarafından da “açıkça” destekleniyor...
Hatırlayacaksınız, örgütün Rojava devrimi dediği “kırım harekâtı”na en çok Türkiye’deki müttefikleri (HDP’liler, CHP’liler, kimi FETÖ’cüler ve Soros’la bağlantı halindeki Fetullahçı liberaller) sevinmişti.
Hasan Cemal’in “Rojava devrimi” hakkında yazdıklarını bulup okuyun.
PYD teröristleri, Suriye yönetiminin zaafından yararlanarak, kendileri gibi düşünmeyen yüzlerce Kürt muhalifi katletti, yüz binlercesini güneye (Barzani bölgesine) sürdü, okul yaktı, dernek kapattı, cami ve mescitleri tarassut altına aldı.
Kısacası, hâkimiyetini pekiştirinceye kadar akla gelebilecek her melaneti işledi.
Liberallerimiz ve terör sevici aydınlarımız, bu vandallığa utanmadan “Rojava devrimi” adını verdiler ve hakkında destanlar düzdüler.
Bu kadar çok destekçi bulmuş örgütün uluslararası meşruiyete de ihtiyacı vardı elbette.
Bunun için DEAŞ devreye sokuldu.
PYD, Batılı ülkeler ve Amerika tarafından “ortak düşman” ilan edilen DEAŞ’a karşı savaşacak, bunun ödülü olarak hem silahlandırılacak, hem de uluslararası meşruiyeti tanınacaktı.
Nitekim öyle oldu...
DEAŞ’a karşı savaşan/savaştığı öne sürülen örgüt, “terör örgütleri” listesine alınmadı.
Dahası, ağır silahlarla teçhiz edildi.
Bugün örgütün elinde 3.500 TIR dolusu Amerika ve NATO silahı bulunuyor. Bunların bir bölümünü füze ve uçaksavarlar oluşturuyor.
İlginçtir, Amerika bölgedeki yeni müttefikini (yani PYD’yi), hava gücü olmayan DEAŞ’a karşı hava taarruzlarında etkin olacak silahlarla donatıyor.
İlginç, değil mi?
İlginç durumlardan biri de şu:
Rakka’da DEAŞ’tan ele geçirilen (!) silahlar da Amerika ve NATO yapımıydı.
Biraz yukarıda PYD’nin Türkiye’deki kimi siyasi odaklar/aktörler tarafından da “açıkça” desteklendiğini yazmıştım.
Örnek mi?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdal Aksünger...
Erdal Efendi, Diyarbakır İl Kongresi’nde bir konuşma yaptı ve PYD’nin (yani PKK’nın) bir terör örgütü olmadığını söyledi. CHP neyse, PYD de olmuş... Meşru bir siyasi partiymiş... Üstelik Amerika tarafından da destekleniyormuş. Biz niçin desteklemekten imtina ediyormuşuz!
Hemen aklıma, Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “PKK niye silah bıraksın ki? Onlar şu anda DEAŞ’a karşı savaşıyor” açıklaması geliyor.
Bu açıklama ve elbette Erdal Efendi’nin “meşrulaştırma” girişimi, PYD’ye yapılan binlerce TIR silah yardımından daha işlevsel.
Şunu açıkça söyleyebiliriz:
Bugün PYD/PKK’nın en önemli müttefiki CHP’dir ve Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu bu parti Türkiye için artık bir “güvenlik sorunu”dur.
Bu partinin bir diğer Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan da, geçen yıl HDP Kongresi’nde PKK marşı okunurken ayağa kalkmış, terörist başı Öcalan için saygı duruşunda bulunmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “diktatör faşist” diyen, ama Öcalan’dan “saygılarını” esirgemeyen Bülent Tezcan...
Bu da kayıtlara geçsin!