Bugünlerde 2. Dünya Savaşı döneminde Ankara'yı okuyorum. İsmet Paşa'nın iki cephe arasındaki 'sağır misyonu' bir tecrübenin ürünü. Ankara'nın diplomasi trafiği etrafımızdaki gelişmeler karşısında Türkiye'nin kaderini belirleyecek. Bu süreç yalnızca Erdoğan hükûmetinin değil muhalefetin de omuzunda bir yük olacaktır.
Kamuoyu ise CHP'de yaşanan tartışmalara odaklandı. Muhalif seçmeni hayal kırıklığına uğratan seçim yenilgisi, muhalefet cephesinde koltuk kavgasına sebep oldu ancak bu süreç demokratik sisteme de zarar verecektir.
Partisine karşı güven sorunu yaşayan seçmen ise daha agresif bir tutum sergiler. Parlamentoya, demokratik sisteme cephe alan muhalif kitle bir darbe özlemine girer. CHP elitlerinin parti tabanını daha fazla yıpratmadan kurultaya gitmesi zaruridir.
CHP örgütü özeleştiri yaparken Kılıçdaroğlu'nun siyasete kattığı isimler İmamoğlu ile gizli toplantılar yapıyorlar. Elbette kurultay talepleri olacak ve genel merkez bu sarsıntıyı atlatmaya çalışacak. Bu süreçten tek parça halinde çıkılacak mı yoksa yeni bir parti mi kurulacak zamanla göreceğiz.
Ana muhalefet partisi yalnızca yerel seçimlere odaklanmış durumda. Parti içi kavganın temel sebebi 2024 ilkbaharında yapılacak belediye seçimleri. Birçok şehirde ve ilçede kimin aday gösterileceği seçmen tarafından önemli değil. Sahil şeridindeki CHP seçmeni partisine bir ikaz oyu vermiyor. Her ne olursa olsun partisinin kusurlarını, adayların ayıplarını görmezden geliyor.
CHP seçmeninin partizan tutumu ve değişmez oyu CHP genel merkezini konforlu kılıyor. Seçmeni sabit bir partinin politika değiştirmesi ve kendini yenilemesi de bu yüzden mümkün değil.
CHP'nin içerdeki hizipleşmeler sebebiyle küresel siyasete uzak kaldığını görmekteyiz. Dünya gündemini işgal eden meseleler var. Ukrayna-Rusya savaşı, Doğu Avrupa ve Karadeniz üzerinde etkisini gösterecek.
Önümüzdeki aylarda Karadeniz'de yaşanacak gerilime karşı politika üreten ve küresel gerilimi yumuşatacak partilere, liderlere ihtiyaç var. Bölgemizdeki ülkelerin iktidarları kadar muhalefet partileri de dünyanın geleceği için misyon sahibi olmak zorunda.
CHP Avrupa'daki partilerle kamuoyunu etkileyecek bir gündem yaratabilir. Sosyalist Enternasyonel, Yeşiller hareketi ve Liberal Partilerle diyalog kurularak Avrupa çıkarması yapılabilir. Bu ilişkiler "Savaşa Hayır" kampanyasına dönüştürebilir. Bu tür kampanyalar içerdeki mutsuz tabana dinamizm katar, aynı zamanda Türk devletinin de elini güçlendirir.
Karamsar bir tablo çizdiğim anlaşılmasın. Kuzeydeki savaşın cepheleri genişleyebilir. Kafkasya, Balkanlar, Doğu Avrupa kritik alanlar. Tahıldan alüminyuma birçok emtiada olumsuz etkisini yaşayacağız. Montrö'yü delmek ve Karadeniz'e girmek isteyecek koalisyon ülkelerini içeride sıkıştıracak kamuoyu yaratmak mümkün. Özellikle ABD seçimlerine kadar bu savaşın yayılmasını engellemek için gayret etmek şart. Almanya sokakları savaşın durması için harekete geçse koalisyon geri adım atabilir.
Savaşın Avrupa'daki olumsuz etkisi birçok sektörü etkileyecek. Avrupa'da yaşanacak olası resesyon Türk ihracat pazarını da yaralayacaktır.
Siyasette başarı yalnızca sandıkta kazanmak değil. Ülkenize ve hatta dünya barışına hizmet etmek için etrafınıza bakmanız yeterli. Erdoğan'ın seçim zaferinde küresel gelişmeler karşısındaki tutumu büyük rol oynadı. Barışın temini için çabalayan Türkiye imajı çok önemli. İktidarıyla muhalefetiyle bu gidişata dur demek zorundayız. CHP içine düştüğü durumdan ancak dünyayı okuyarak ve tabana umut vererek kurtulabilir.